Üç yazıdan oluşan yazı dizisinin önceki
ikisinin başlığı Dönüşen
Para, Bankacılık Sistemi ve Merkez Bankalarının Geleceği ve Banka
Dışı Finansal Kuruluşların Artan Ağırlığı idi. İlk yazıda, para ve
dijital varlıklara ilişkin tanımlamalar üzerinde duruldu. İkinci yazıda ise, banka
dışı finansal kuruluşların (BDFK) ABD ve Çin liderliğinde küresel finans piyasalarında
artan ağırlığı özetlendi. Bu yazıda, önceki iki başlık altında ele alınan
konuların merkez bankacılığı üzerindeki olası etkilerine odaklanılacaktır.
Merkez bankası dijital para birimi (MBDPB) ne
anlama geliyor? Merkez bankaları, MBDPB çıkarmalı mı?
MBDPB, fiziksel yerine dijital ortamda paraya
sahip olmak anlamına geliyor. Yani, e-Türk Lirası, e-Dolar, e-Euro olarak
adlandırılabilecek paranın bir hesapta tutulmasını ifade ediyor. Dünyanın ilk
MBDPB’sini Ekim 2020’de Bahamalar çıkardı.
MBDPB çıkarılması ile ilgili düşünceler iki
etkiyle oluştu: giderek azalan nakdi para kullanımı ve para olma işlevlerini
yerine getirmesi amaçlanan dijital varlıkların süratle ve yaygınlaşarak üretilmesi.
Söz konusu gelişmeler, merkez bankalarının MBDPB çıkarması için baskı
oluşturuyor.
Paranın işlevlerinden biri, mal ve hizmet
satışında değişim aracı olması. Bu işlevin, para otoritesi olan merkez
bankasının kontrol alanının dışına çıkmaması gerekiyor. Aksi takdirde, paranın
ekonomi politikasının aracı olma işlevi yok olur. Ekonomi politikasının aracı
olma işlevini yerine getiremeyen para ile her şeyden önce parasal istikrarın
sağlanması mümkün değildir. Parasal istikrarın düzeyi, gelir dağılımından
büyümeye, işsizlikten tasarruflara kadar çok sayıda değişkeni etkiler.
Kripto varlıklar ve dijital para birimleri
üzerinde çalışanların, işin ekonomi politikası yönetimi tarafı ile hiç
ilgilenmedikleri ya da göz ardı edilebilir düzeyde ilgilendikleri dikkat
çekiyor. Aslında, merkeziyetsiz finans isteğinin temeli de bu noktada kendini
gösteriyor. Peki, parasal ve finansal istikrar merkeziyetsiz finans modeli
çerçevesinde hangi mekanizma ile sağlanacak? Merkeziyetsiz finans fikrini
benimseyenlerin iktisat teorisi çerçevesinde bu soruya cevap oluşturabileceği
bir yazı henüz okuyamadım.
Merkez bankalarının özel bankaların sahip
olmadıkları bazı çok önemli ve imtiyazlı özellikleri bulunmaktadır. Bir merkez
bankasının herhangi bir özel banka sahip olduğu gibi bir bilançosu vardır. Bir
merkez bankasının bilançosu son derece olumsuz bir finansal görünüm içinde
olabilir ve hatta likiditesini önemli ölçüde yitirmiş olabilir. Ancak, merkez
bankalarının para basmak gibi çok ayrıcalıklı bir yetkisi bulunmaktadır.
Merkez bankalarının arkasında devletin gücü
bulunur. Devletin de hiçbir özel kurumda olmayan vergi salabilmek gibi bir
özelliği bulunmaktadır. Vergiler de merkez bankalarının bilançolarını
gerektiğinde düzeltmek amacıyla kullanılabilir. Merkez bankalarının, ekonominin
koşullarında olumsuzluk ortaya çıkması durumunda son ödünç verme mercii
(lender-of-last-resort) olmak gibi bir özellikleri de vardır. Bu özelliğin
amacı, bozulan finansal düzene istikrar getirmektir.
Dizinin ilk yazısında da belirtildiği üzere,
paranın arkasında güven duyulan bir kurum ve devletin varlığı önemlidir. Aksi
takdirde para, tasarruf aracı olma işlevini yitirebilir. Ancak, merkez
bankalarının da toplum nezdinde güven kaybına uğraması söz konusu olabilir. Bu
durumda da para, tasarruf aracı olma işlevini ya yitirecek ya da önemli ölçüde
kaybedecektir.
MBDPB’lerin doğru bir yöntemle tedavüle
sokulmaması, geleneksel bankacılık sisteminin varlığını tehdit eder hale gelebilir.
Bankacılık sistemi, mevduat toplamak ve
mevduatın büyük bir bölümünü kredi olarak kullandırmak suretiyle para yaratan
bir mekanizmadır. Ancak, bu mekanizmada genel olarak görülen sorun, mevduat
vadelerinin kredi vadelerine göre çok daha kısa olmasıdır. Söz konusu vade
uyumsuzluğu, ekonomilerde ortaya çıkabilecek olumsuzluklara karşı önlem alınmasını
gerektirmektedir. Merkez bankaları, mevduatların bir kısmını bankalardan talep
ederek, ihtiyaç halinde kullanılmak üzere kendilerinde tutar. Herhangi bir
dalgalanma anında, son ödünç verme mercii (lender-of-last-resort) rolüyle
finansal istikrar sağlamaya çalışırlar. Bunun da ötesinde, bankacılık ve finans
sistemini düzenleyen ve denetleyen kurumlar da özel finansal kurumların
ihtiyatlı olmaları yönünde yaptırımlar uygularlar ki oluşabilecek ahlaki
tehlike (moral hazard) mümkün olabildiğince önlenebilsin. Zira, özel kurumların
makul olmayan riskler alarak merkez bankalarının kurtarıcı olma özelliğini kullanmak
istemesi riski bulunmaktadır.
MBDPB’lerin ortaya çıkması, finansal
kapsayıcılığın artması, vergiden kaçınmanın önlenmesi gibi önemli katkılara
sahip olacaktır. Ancak, bankacılık sistemindeki mevduatların merkez
bankalarında tutulması ile sonuçlanan bir sürecin işlememesi gerekir. Durum,
bankacılık sisteminin devre dışı kalması (disintermediation of banks) anlamına
gelir. Ayrıca, bankacılık sisteminin üstlendiği kredi verme rolünün merkez
bankalarınca üstlenilmesi düşünülemez. Ancak, bu konuda farklı önerilerin
varlığı da gözlemlenmektedir.
Farklı bankaların farklı özellikleri,
hizmetleri, risk algıları, teknolojik yeterlilikleri, v.b. unsurlar firmaların
ve hane halkının banka seçiminde önemli rol oynar. Bu farklılıkların yarattığı
olanakların yaygın ve zengin bir kaynak olarak bankacılık sistemi içinde
kalması esas olmalıdır. Kredi tahsisi kriterlerinin kamu otoritesi eline
geçmesinin etkin kaynak dağılımı üzerinde önemli sakıncaları bulunmaktadır.
MBDPB’lerin yaratılmasının yanı sıra, teknoloji
firmalarının ödeme platformlarının bankacılık sistemi dışına önemli ölçüde
çıkmış olması da merkez bankaları için doğru para politikası yönetebilmek
konusunda önemli zorluklar ortaya koymaktadır.
Hem MBDPB’lerin gündeme gelmesi ve yukarıda
anlatılan gelişmelerle merkez bankalarının somut projelerine dönüşmesi, hem de BDFK’ların
bankaların bazı işlevlerini üstlenmeye başlaması, parasal aktarım
mekanizmasının nasıl çalıştırılacağına dair cevabı zor ve karmaşık soruların
oluşmasına neden olmaktadır.
Parasal aktarım mekanizmasının geleneksel
kanalları olan faiz oranı, döviz kuru, varlık fiyatları ve kredi kanallarının
parasal egemenlik (monetary sovereignty) çerçevesinde ele alınarak parasal ve
finansal istikrarın temin edilmesi için piyasalarda meydana gelen gelişmelerin
çok yakından izlenmesi bir zorunluluktur. Özellikle merkez bankalarının sahip
olduğu akademik niteliğin güçlenerek modelleme çalışmalarıyla hangi parasal
aktarım kanalının hangi etkinlikte çalışmakta olduğunun tespit edilmesi ekonomi
politikalarına yön vermelidir. Düzenleyici ve denetleyici konumdaki kurumların da
benzer çalışmalarla kaçınılmaz gelişmelere “politika yönlendirici” olarak
katılmaları bir zorunluluktur.
Bankacılık sistemine hasar vermeden MBDPB’lerin
yaratılması kaçınılmazdır. Diğer yandan, para politikasının etkinliği için
BDFK’ların faaliyetlerinin sürekli ölçümlenmesi hayati öneme sahiptir. Ekonomi
politikalarının doğru ve etkin yönetimi için bu çalışmalarla geleceğe
hazırlanmak kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Kaynaklar:
On money, debt, trust and central
banking (bis.org)
Money
creation in the modern economy | Bank of England
Central bank digital currencies:
foundational principles and core features (bis.org)
Money in the digital age: what
role for central banks? (bis.org)
When
central banks issue digital money | The Economist
Kripto
Paralar ve Dijital Para Birimleri (arda-tunca.blogspot.com)
A
brave new world for banks | The Economist
Parasal
Aktarım Mekanizması Nedir? (arda-tunca.blogspot.com)
The Book – The Future of
Money (futureofmoneybook.com)
Not: Bu
yazı, 08.10.2021 tarihinde yazılmış ve daha sonra PolitikYol sitesinde
yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder