Bir sistem olarak gıda kavramı, çevre, ekonomi,
sağlık, eğitim, savaş ve barış koşulları, insan hakları ve eşitsizlik gibi çok
sayıda başka kavramla ilişki halinde.
Küresel gıda talebinin 2050’ye kadar %60
oranında artması bekleniyor.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) verilerine
göre, son 100 yılda mahsul çeşitlerinin %90’ından fazlası yok oldu. Bugün, 9
bitki türü toplam mahsul üretiminin %66’sını oluşturuyor. Bu çarpıcı veriler,
diyabet, obezite ve yetersiz beslenme gibi yaygın sağlık risklerinin nedenlerini
önemli ölçüde açıklıyor.
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı
(WFP)’nın bir çalışmasına göre, dünyada
her akşam 811milyon insan yatağına aç giriyor. 44 milyon insan ise açlık
tehlikesi ile karşı karşıya. Açlık yaşayan insanların %60’ı bir savaş ya da
çatışma bölgesinde yaşıyor. Yemen, Güney Sudan, Kongo, Suriye bu tip bölgelerin
örneklerini oluşturuyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında, bugüne
kadar yaklaşık olarak 10 milyon Ukraynalı yaşadıkları yerlerden göç etti. Birleşmiş
Milletler Mülteci Örgütü (UNCHR) tahminlerine
göre, 4 milyondan fazla insan ülkeyi terk etti. Ukraynalılar da bir çatışma
bölgesinin insanları olarak gıda güvenliği ile ilgili sorun yaşar hale
geldiler.
Gıda güvenliğine ilişkin sorunlar ülkelerin
gelişmişlik düzeyine göre farklı boyutlarda yaşanıyor. Yukarıdaki paragraflarda
ortaya konan çarpıcı veriler küresel iklim değişikliği, savaş koşulları, çevre,
sağlık, v.b. konu başlıkları çerçevesinde gıda güvenliği ile ilgili konulara
atıfta bulunuyor. Bunların dışında, ekonomik koşulların gıda güvenliği
konusunda oynadığı rol de büyük ve önemli.
Dünyanın buğday ihracatının 1/3’ünü Rusya ve
Ukrayna beraber olarak temsil ediyor. Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş ile
gıda arzında aksamalar başladı. Aksamaların doğal sonucu, gıda güvenliği
konusunda ortaya çıkan risklerin yanı sıra gıda fiyatlarında artış oldu.
Buğday, mısır, soya fasulyesi, gübre, ayçiçeği yağı gibi emtianın fiyatları
arttı.
4 Nisan 2022 itibarıyla, 31.12.2021’den
itibaren buğday %63, mısır %64, soya fasulyesi %38 ve ayçiçeği yağı fiyatı %36
oranında artmış durumda.
Zengin ülkeler fiyat artışlarını
göğüsleyebilirken, fakir ülkeler için konu açlık boyutuna uzanabiliyor. Küresel Tarım ve Gıda
Güvenliği Programı (GAFSP) ve WFP açlıkla mücadele eden ve gıda
arzında herhangi bir güvenliği bulunmayan ülkeler için destek oluyorlar. UNCHR
tarafından yapılan nakdi
yardımlar da söz konusu.
Küresel boyutta kamu borcu 2021’de %7.8 artarak
$65.4 trilyona ulaştı. Kovid-19 krizi öncesinde de rekor kıran borçluluk
düzeyinin 2022 sonunda $71 trilyona ulaşacağını tahmin eden çalışmalar
bulunuyor. Bu yüksek borçluluk düzeyi, düşük gelirli ülkelerin gıda güvenliğini
tehdit ediyor. Hatta, gıdaya ulaşamama sorunu yaşatıyor.
Küresel boyutta artma eğilimindeki faiz
oranlarının borçlanma maliyetlerini artıracağı ortada iken, söz konusu borç
yükünün maliyeti artmaya başlayacak. Herhangi bir doğal afet ya da savaş söz
konusu olmasa bile gıda güvenliği üzerinde ekonomik koşulların yarattığı
olumsuzlukların da önemli bir tehdit unsuru olması özellikle fakir ülkeler için
konuyu çok daha ağırlaştırıyor. Durum, uluslararası örgütlerin üzerine her
zamankinden çok daha ağır sorumluluklar yüklüyor. Ancak, uluslararası örgütler
düzeyinde alınan kararların ulusal düzeyde zayıflamış olarak uygulanması ya da
hiç uygulanmaması küresel sorunların çözümü konusunda büyük bir engel teşkil
ediyor.
Aşağıdaki
grafikte yer alan ülkeler ya da bölgeler dünya ekonomisinin neredeyse tamamını
temsil ediyor. Tablo, manşet tüketici enflasyonunu ( ), gıda enflasyonunu ( ) ve
gıda ve enerji fiyatlarının dahil edilmediği çekirdek enflasyonu (X) gösteriyor.
Kaynak: https://data.oecd.org/price/inflation-cpi.htm
Gıda enflasyonunun bazı ülkelerde manşet
enflasyonun üzerine çıktığını görüyoruz. Türkiye de bu ülkelerden biri.
Arjantin ve Türkiye’yi dışarıda tutacak olursak, enflasyon dünyanın pek çok
ülkesinde önemli bir problem olma özelliğine sahip. Ancak, Arjantin ve Türkiye
için “çok önemli bir problem olma” özelliğinin çok ötesi söz konusu. Bu iki
ülkenin ağır ekonomik koşulları bazı gelir grupları için temel gıdaya ulaşmada
büyük zorluklar ya da imkansızlıklar yaşatıyor.
TÜRK-İŞ tarafından yapılan düzenli araştırmalara
göre, 4 kişilik bir ailenin Mart 2022’ye ait açlık sınırı 4.928,08 Türk Lirası
ve yoksulluk sınırı ise 16.052 Türk Lirası. Maaş ve ücret ortalamaları
düşünüldüğünde, bu rakamlar daha anlamlı hale gelmiyor mu?
Enflasyon ve gıda güvenliği dünya genelinde çok
farklı nedenlerle önemli bir sorun. Fakat, hangi gelişmişlik düzeyindeki
ülkelerde enflasyon nedeniyle gıda güvenliği milyonlar için tehdit altında?
Sorunun yanıtını okuyucu versin.
Not: Bu yazı, 07.04.2022 tarihinde yazılmış ve daha sonra PolitikYol sitesinde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder