Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Neoklasik Okul - 3: ABD'de İktisadın Gelişimi

19. y.y.'nin büyük büyük bir bölümünde ABD ekonomisi yüksek gümrük tarifeleriyle koruma altındaydı. Sanayici, bu yüksek tarifeler nedeniyle koruma altında olmaktan mutluyken, çiftçiler şikayet etmekteydiler. Yüksek gümrük tarifelerinin 1873 krizi sonrasında indirilme olasılığı pek yoktu. Bu nedenle, ABD'deki temel tartışma konusu gümrük tarifeleri yerine parasal konular ve işletmelerin kontrolü üzerinde yoğunlaşmıştı. ABD, gümüş, altın ve kağıt para sistemleri üzerinde tartışmalar yapıyor ve özellikle demiryolları inşaatlarıyla büyüyen işletme organizasyonlarının nasıl kontrol edileceği ve rekabet koşullarının ne şekilde oluşmakta olduğu yönünde iktisatçılar görüşler ortaya atıyorlardı. ABD'nin ilk ekonomi bölümü 1879'da Harvard Üniversitesi'nde kuruldu. Quarterly Journal of Economics adlı süreli yayın yapan bir akademik dergi de yine Harvard'tan çıktı. ABD'nin ekonomi ile ilgili etkileşimi İngiltere'den çok Almanya ile idi. Bugün, dünyanın pek çok yerin

Enflasyon-Faiz İlişkisi Çerçevesinde 2021’in Faiz Tahminleri

İşletme sermayesi, bir işletmenin ticari alacak, stok ve ticari borç kalemlerini kapsar. Bir işletmenin nakit döngüsünü ifade eder. İşletme sermayesi kalemlerinin varlığı, üretim, alacak, borç ve stok yönetimi çerçevesinde “vade" kavramını içerir. Vade kavramının olmadığı bir modelde alacak ya da borç olabilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla vade kavramının olmaması durumunda, işletme sermayesi kavramının da ortaya çıkabilmesi imkansızdır. İşletme sermayesi, bilançonun kısa vadeli aktifi ve pasifi arasında net olarak aktif aleyhinde bir vade farkı oluşması durumunda finanse edilmeyi gerekli kılar. Yani, alacak tahsilatı gerçekleşmeden borç ödenmesi gerekiyorsa, bir firmanın borçlanma gereksinimi ortaya çıkar. Finansmanın varlığı ise, paranın kullanım bedelini, yani faizi devreye sokar. Bu noktada, bir firmanın üstlendiği finansman maliyetlerini fiyatlarına yansıtarak faiz artırıldığında enflasyonun yükseleceği düşünülebilir. Ancak, konunun çok başka boyutları da bulunuyor. Uygun fi

Shakespeare & Company

Uzun saatlerimi üniversite kütüphanesinde geçirdikten sonra, yorgunluğumu hissediyorum. Hava kararmaya başlıyor. Café Strada’dan kahvemi alıp ince ince atıştıran yağmurun altında yürümeye başlıyorum. Hava serin ama uzun saatler çalışmanın yorgunluğunu büyük bir keyifle atıyorum yürürken. Kahvenin sıcaklığı ile elim ısınıyor. Önünden geçtiğim dükkanlardan gelen kokular iştahımı kabartıyor. Bir dükkanın önünden geçerken, içeriden aniden çıkan birkaç öğrenciyle çarpışmamak için duruyorum; kafamı kaldırıyorum. Bu dükkanın içinden gelen kokular bir başka kabartıyor iştahımı. Tereddüt etmeden dalıyorum içeri. Yıllanmış saman kağıtlarının tozla karışık kokusu zeminin eskimiş ahşap kokusuyla karışıyor. Her taraf kitap dolu. Raflar, tüm duvarları kapatmış. Orta yaşlı bir kadın elinde bir listeyle dolaşıp, merdivene çıkıp kitaplar yerleştiriyor raflara. Bazı kitapları da dükkanın kasasının yanında tasnif edip birşeyler söylüyor kasada duran genç adama. Ev, kütüphane, kitapçı dükkanı karışımı s

Neoklasik Okul - 2: Tarihçiler ve Teorisyenler

Neoklasik Okul, Jevons ve Walras'ın iktisadın bilimsellik düzeyini artırma çabalarıyla önemli ölçüde matematiğin zeminine oturmaya başlamıştı. Teorik iktisat, önemli gelişmeler kaydediyordu. Ancak, özellikle mikro iktisat literatürüne yapılan katkılarla soyut kavramların giderek ön plana çıktığı bir teorik gelişim süreci yaşanmaktaydı. Teorik iktisadın gelişmesiyle beraber, iki temel akımın tanımlaması yapılmaya başlandı: tarihsel ve teorik akım. Özellikle Alman ekolünün bu iki akım arasındaki çizgileri çok belirgindi. İktisadı pür bir "iktisat bilimi" haline getirme çabalarıyla varsayımlar ve matematiğin ve soyut kavramların yoğun kullanımı artarken tarihsel okul, iktisadi ilişkileri tarihsel süreç içinde analiz ederek çıkarsamalar yapmaya ve iktisadın kurallarını tarihten gelen süreçlerle belirlemeye çalışıyordu. Yani, ortada bir metot tartışması (methodenstreit) vardı. Tarihsel akım ile ilgili savların önemli bir ismi Thomas Edward Cliffe Leslie (1827-1882) idi. Le

Diocletianus’un Tavan Fiyatlar Fermanı

Roma İmparatorluğu tarihi ile ilgili yazılmış en kapsamlı eserlerden biri 1776-1788 yılları arasında yayınlanmış olan “The History of the Decline of the Roman Empire” adlı çalışmadır. Eser, Edward Gibbon’ındır. Kitabın yazılış amacı, Roma tarihini anlatmaktan çok, bir ülkenin nasıl çökebileceğine dair detaylı bir örnek sunmaktır. Mesaj, İngiltere’yedir. Roma, 3. y.y.’da bir krizin içindedir. Oysa 2. y.y.’da, Gibbon’un ifadesiyle “insanlık tarihinin en mutlu ve müreffeh” dönemini yaşamıştır. 3. y.y.’da yaşanan çöküş sonrasında, M.S. 284’te Diocletianus gelir iktidara. Ortada, derlenip toparlanması gereken koskoca bir Roma İmparatorluğu vardır. Diocletianus’un imparatorluğa çeki düzen vermek için ilk ele aldığı konuların başında ordunun düzen altına alınması gelir. Yönetim şeklinde de değişiklikler yapılması gerekmektedir. Diocletianus’a göre, Britanya’dan Mezopotamya’ya, Kuzey Afrika’dan Orta Avrupa’ya uzanan toprakların tek merkezden yönetilmesi imkansızdır. Kendisini en yetkili impara

Güvensizlik Sorununun Gölgesinde Enflasyonist Beklentiler

Gerçekleşen enflasyonun önemli belirleyici unsurlarından biri beklenen enflasyondur. Firmaların ve hane halklarının üretim ve tüketim ile ilgili kararlarında ve dolayısıyla mal ve hizmet piyasalarının denge fiyat oluşumlarında enflasyonist beklentilerin rolü büyüktür. Para politikası kararlarında, hangi araçların hangi boyutta kullanacağı konusunda belirleyicidir. Enflasyonist beklentilerin de çok sayıda belirleyicisi bulunmaktadır. Cari enflasyon oranı, geçmiş dönemlerdeki enflasyonist trendler, ekonominin genel durumu, ücretlerin artış oranı, para politikasının ilkeleri gibi unsurlar enflasyonist beklentilerin oluşumunda etkilidir. Türkiye için, enflasyonist beklentilerin oluşumunda bozulma etkisi yaratan önemli bir unsur bulunuyor: açıklanan enflasyon verilerine güvensizlik. Bu yazı, verilere ilişkin güvensizliği cari enflasyon oranı, geçmiş dönemlerdeki enflasyonist trendler ve para politikasının ilkeleri çerçevesinde değerlendirmektedir. İktisat teorisi, açıklanan verilerin