Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Johan Gustaf Knut Wicksell

Her teoriyi üretildiği koşulları değerlendirerek irdelemeye çalışmak gerekir. İktisadi teoriler, geçmiş dönemlerin gelişmelerini açıklamak ya da geleceğe yönelik varsayımlar ortaya koymaya çalışmıyorsa, genel olarak üretildikleri dönemin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel koşullarını dikkate alarak çıkarsamalarda bulunmaya çalışırlar. Ancak, içinde geliştikleri dönemin koşullarına göre ortaya çıkarken, her dönemde kullanılabilecek kavramlar ve tanımlamalar üretirler. Böylece teorinin varsayımları, içinde bulunulan döneme göre belirlenirken, dönem değiştiğinde ve başka varsayımların kullanımı gerektiğinde kullanılabilecek kavramsal araçlar ve analiz metotları elde edilir. Johan Gustaf Knut Wicksell, 1851-1926 yılları arasında yaşamıştır. İsveçli'dir. Neo-klasik, Keynesyen ve Monetarist okulların üyelerini özellikle etkilemiştir. Teorileri, yaşadığı dönemi dikkate almıştır ama kavramsal düzeyde yaptığı katkılarla, günümüz ekonomik gelişmeleri üzerine düşünürken Wicksell'i ha

Dünyaya Covid-19 Öncesindeki Tarihi Perspektiften Bakmak

Covid-19 öncesi günlerde idik. Ekonomistlerle Sohbetler adlı bir kitabın çalışması sırasında, 2019'da notlar aldım. Dünya ekonomisine, Çin’e, çok farklı perspektiflerden küresel gelişmelere odaklandım. Aşağıdaki başlıklara ait konulara Covid-19 sonrasında göz atmanın ilginçliği şu: zaten ağır olan sorunların daha da ağırlaştığını görmek. Covid-19 ile çok şey değişti ama temel problemler değişmedi. Ağırlaşarak gündeme oturdular. Covid-19 ile oluşan gündeme, Covid-19 öncesinden söyleşi formatında bakış: Dünya Ekonomisi Dünya ekonomisini son büyük globalleşme hareketinin başladığı 1980’lerin sonlarından itibaren analiz etmemiz gerekiyor. Bugünü ve geleceği daha iyi analiz etmek için bu tarihsel süreci gözden geçirmenin çok büyük bir önemi olduğunu düşünmekteyim. Kabaca, bir çeyrek asır diyebileceğimiz bir süre önce, tüm dünyanın serbest piyasa ekonomisini benimsediği bir evreye geçildi. Francis Fukuyama, “The End of History and the Last Man” adlı bir kitap yazarak, artık insanlı

Demir Ökçe

1984 yılının yaz aylarıydı Jack London'un Demir Ökçe'sini (The Iron Heel) okuduğumda. Kitabın içindeki konular öylesine ilgimi çekmiş ve işçi sınıfının işveren sınıfı ile mücadelesine odaklanmama sebep olmuştu ki, üzerinde derin derin düşüneceğim konular açılmıştı kafamda. Romanda okuduğum sınıf mücadelesinin aslında asla çözülemeyecek bir çelişki olduğu kanaatine vardığımı çok iyi hatırlıyorum. Fakat, kitabın içindekiler beni sadece bir roman olmanın çok ötesinde etkilemişti. 13 yaşında olmanın verdiği tecrübesizlikler ve henüz kafamda hiç yer edememiş bazı kavramlar nedeniyle babama ve anneme evde sıkça sorular sorup durduğumu hatırlıyorum. Ancak, sorduğum en can alıcı soru, kitapta anlatılanlarla ilgilenmek için hangi mesleği seçmem gerektiği olmuştu. O zamanlar, İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde öğretim üyesi olan babam en iyi kaynağımdı. İlk iktisat dersimi, bir yemek sofrasında iken kendisinden aldığımı çok iyi hatırlıyorum. O anda bana son derece s

Neden Gelişmiş Ülkelerde İş Kazaları Çok Az?

Kasım 1996'da bir gün. Özel sektör yaşamımın ilk günü. Özel bir projede görevli olarak pazarlama departmanında, bir grup ürünün gelişmekte olan ülkelerdeki potansiyel satışı için stratejik planlar yapılmasına yönelik olarak pazar araştırmaları yapmak görevim. AIESEC bursu ile stajyer olarak işe başlıyorum. İlk işe başladığım gün pazarlama grubunun aylık toplantısına denk geliyorum. Toplantı masasının etrafında 17-18 kişi var ve aynı ülkeden iki kişi dahi yok. Son derece çok uluslu bir ortam söz konusu. Toplantı, pazarlama grubunun bir toplantısı olduğu için beklentim, pazarlama organizasyonlarından ve satışlardan söz edileceği yönünde. Fakat, iş güvenliği ile ilgili konuları kapsayan bir prezantasyon ile açılıyor toplantı. Bekliyorum ki, 10-15 dakikada toparlanacak bu konular. Ama, hayır. Yaklaşık bir saat sürüyor iş güvenliğine ilişkin prezantasyon. Ohio'daki bir fabrikada 27 yıl sonra ilk kez bir kaza meydana gelmiş. İşçinin eli, kolu falan mı koptu acaba diye düşünüyorum.

2016'dan Bir Uyarı: Batma Potansiyeli Olan Borçlarda Artış

2021 yılındayız ve Çin’in emlak piyasası 2022 için çok olumsuz bir tablo çiziyor. Çin’den gelebilecek emlak piyasası kaynaklı dalgalanmaları olasılık hesaplarına koymak zorundayız. Ancak, bu konu bir anda ortaya çıkmadı. Çin’in Borçlanma ve emlak piyasasına da değinen 2016’yılına ait bir yazımı hatırlama ihtiyacı hisettim: “Çin'in sermaye piyasalarında bulunan yabancı fonların toplam fonlar içindeki payının sadece %2 olduğunu sanıyoruz. Ancak, bu rakam resmi. Gayrıresmi oranı bilemiyoruz. Çin, yabancı sermayenin hisse senedi piyasasına girişini kontrol ettiği için yabancıların Çin'deki oranı resmi olarak düşük. Fakat, yabancı fonlar bir Çin'li ile bir anlaşma imzalayarak kendileri adına bir Çin vatandaşı ya da kuruluşuna Çin'de yatırım yaptırıyorlar. Böylece, Çin piyasalarında var oluyorlar. Çin'den gelen verilerde hep bir soru işareti var. İşin kötü yanı, Dünya'yı sarmış olan aşırı borçlanmanın içindeki şüpheli konuma düşmüş borçların net olarak görülemiyor

Monatea Cudendae Ratio

Nicolaus Copernicus (1473-1543), “ De Revolutionibus Orbium Coelestium (On the Revolutions of the Heavenly Spheres)” kitabını 1543’te, ölümünden kısa bir süre önce basar ve tarihe Copernicus Devrimi ile adını yazdırır. O güne kadar, dünya merkezli bir evren modeli (geocentric model) hayal edilmekteyken, Copernicus ile güneş merkezli bir evrenin (heliocentric model) varlığı ortaya konmuştur. Bilim, tarihinin dönüm noktalarından birindedir. Copernicus’tan 18 yüzyıl önce, antik Yunan’da, Aristarchus (M.Ö. 310-230) adında bir astronom da güneş merkezli evren modelini ortaya atmıştır. “ On the Sizes and Distances of the Sun and Moon” adlı eseri ile Güneş ve Ay’ın büyüklüğünü ölçmeye çalışmıştır. Güneş ve Ay’ın büyüklüğünü Dünya’nın büyüklüğü ile karşılaştırmaya çalışmıştır. Fakat, Aristarchus’un tespiti, kendi döneminin imkanları gereği Copernicus’unki kadar bilimsel ispat temelli değildir. Bu nedenle, bu çok önemli tespit Copernicus’un adıyla bilim tarihindeki yerini alır. Bilim, ara