Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tadı Kaçık Bir Dünya

Her neslin kendince enteresan olarak tanımlayacağı dönemler vardır. Yaş ilerledikçe, geçmişten söz etmek keyifli oluyormuş ama korkutucu tarafları olduğunu da hissetmiyor değilim. Herşey çok mu hızlı gelişir oldu, yoksa benim yaşım mı fazla ilerledi? 1997 yılını hatırlıyorum bir an. Dönüm noktası nitelikli kararların öncesinde olduğum bir yıl olarak hatırlıyorum 1997'yi ve o yıl yaşadığım herşey o kadar canlı ki kafamda. 1994'e gidiyorum. Yine bir dönüm noktası hayatımda. 2007 yılı, iş yaşamımda önemli gelişmelerin olduğu ve çok önemli şeyler öğrendim dediğim bir yıldı. Okul yıllarını ve sonrasında geçen hayata hazırlık yıllarını çok detaylı bir şekilde keyifle hatırlıyorum. İş hayatından da keyif aldım ama öğrencilik ve sonrasındaki birkaç sene kadar renkli olmuyor iş hayatına dair anıları insanın. İnsan, iş yaşamı içinde rutinleşiyor. Okul yıllarını hatırlayınca, heyecan dolu hikayeler var. İş yaşamındaki hikayeleri de aslında heyecan verici kılan çok şey var ama işin heyecan

Çin'den Bir Şairin Hikayesi: Liao Yiwu

Hayatımızda aynı şeyleri defalarca yapmak zorunda kalmışızdır. Aynı şeyleri defalarca anlatmak durumunda da kalmışızdır. Usansak da, sıkılsak da birbirini tekrar eden çok şeyle karşı karşıya kalmışızdır. Fakat, aynı kitabı sıfırdan başlayarak 3 kez yazmak zorunda kalan pek kimse yoktur sanırım. Liao Yiwu'nun "For A Song and A Hundred Songs" başlıklı kitabını okumaya başlarken, bu kitabı üç kez baştan yazmak zorunda kaldığını öğrenince, az gelişmişliğin acımasızlığını ve bu acımasızlığın gelişmiş beyinlere ne gibi ıstıraplar yaşatabildiğini düşündüm. Kitabın arka kapağını son kez çevirene kadar Liao Yiwu'nun ıstırabını hissettim. Bazı ülkelerde birileri bir şeyler düşünür ya da bir şeylere inanır ve bütün ülke halkının aynı şeyleri düşünmesi ya da aynı şeylere inanması istenir. Bu bazılarının düşünceleri ya da inançları toplum üzerinde baskı oluşturmak amacıyla yasalaştırılır. Bu yasalar, hep halkı korumak ve kollamak amacını taşır. Asıl amaç, düşünce ve inançlarla i

Cinayetle Doğan Edebiyat Akımı

Romanın yazarları Jack Kerouac ve William S. Burroughs. Romanın yazıldığı yıl 1945. Bu romanı ben okuduğumda yıl 2012 idi. David Krammer, Lucien Carr tarafından öldürülür. Ceset, New York'taki Hudson nehrine atılır. Hem Kerouac, hem de Burrougs Carr'ın suçu kendilerine itiraf etmesiyle cinayetten haberdar olurlar. Fakat, cinayeti polise bildirmezler. Carr, suçu polise de itiraf ettikten sonra Jack Kerouac ve William S. Burroughs'un da polisin sorgusuna çekilmesi ve hatta tutuklanmaları gerekli hale gelir. Her ikisi de kısa süreliğine tutuklanır. Sonra da, cinayetin öncesini ve New York'ta geçen günlerini anlatan romanı yazarlar. Roman yazılır ama 63 yıllığına uykuya yatar. Jack Kerouac 1969'da, William S. Burroughs ise 1997'de hayatını kaybeder. Kerouac'ın James Grauerholz adındaki arkadaşı romanı basmak konusunda çok isteklidir. Kerouac'ın ölümünden sonra Lucien Carr ile temasa geçer. Amacı, kitabı basmak için Lucien Carr'ı ikna etmektir. Ama Lu

Robert Mundell: Küresel Para Birimi Nasıl Olunur?

Dünya, bir gün tek para birimine geçebilir mi? Yani, küresel bir para birimine sahip olmak mümkün müdür? Kavram, hem piyasa ortamında, hem de akademik düzlemde tartışması yapılmış bir konudur. Kripto varlıkların sıkça gündemde olduğu son dönemlerde konuyla ilgili tartışmaların teorik temellerine inmek gerekiyor. Kripto varlıklara ilişkin tartışmaların teorik temelden yoksun olması bu yazıyı yazmamın temel motivasyonu oldu. Kripto varlıklara dair piyasa işlemleri ve fiyatlamaları, bu yazının da, şahsımın da ilgi alanına girmemektedir. Kripto varlıkları, optimum para alanı kavramı, gelişen finansal teknolojiler, bankacılık ve merkez bankacılığı çerçevesinde tartışmak bir zorunluluk. Çünkü, ekonominin, finansın ve bankacılığın yapısını etkileyen ve dolayısıyla gelir bölüşümünden büyümeye kadar uzanan çok sayıda değişkeni etkileme gücüne sahip olan bir konu var ortada. 4 Nisan 2021 günü hayata veda eden Robert Mundell’in optimum para alanı kavramını ele aldığı 1961 yılı makalesi “A T

Lübnan Hikayeleri

Dünya Bankası’nın yaptığı çalışmalara göre Lübnan’ın bugün içinde bulunduğu ekonomik kriz, 1800’lü yılların ortalarından bu yana yaşam standartları üzerindeki etkisi itibarıyla dünya tarihinde görülen üç derin krizden biri. Salgın ve 2020 yılında 200 kişinin ölümüyle sonuçlanan büyük patlama öncesinde de krizde olan bir ülkeydi Lübnan. 2019 yılının son çeyreğinde protesto gösterileriyle karıştı ülke. Protestoların temel nedeni, ülkeyi soyan siyasetçilere karşı bir isyandı. Halk, yorgun ve bitkin haldeydi ve siyasetçilerden bıkmıştı. Altı milyon insanın yaşadığı ülkenin bir milyonluk kısmı Suriye’den kaçan mültecilerden oluşuyor. 2018’de $55 milyar olan milli gelir 2020’de $33 milyara geriledi. Nüfusun yarısı fakirlik olarak tanımlanan ekonomik sınırlar dahilinde yaşıyor. 2020 yılının ortalarından bu yana geçici bir hükümet ile yönetilen Lübnan’da halka yönelik $556 milyonluk bir yardım paketi hazırlandı ama içeriği belirsiz. Lübnan Pound’u 2019’dan bu yana değerinin %90’ını yitirmiş du

Neden Sosyalizm?

Uzmanlığı ekonomi ve sosyal konular olmayan birinin sosyalizm üzerinde görüş belirtmesi tavsiye edilebilir midir sorusuyla başlar yazı ve tavsiye edilebilir cevabını hemen vererek devam eder. Konuya, bilimsel bilginin merceğinden bakarak girer ve astronomi ile ekonomi arasında temel bir metodolojik fark olmadığı tespitini ortaya koyar. Her iki bilim de genel kabul görmüş kurallar keşfetmek peşindedir. Ancak, bunu başarmak ekonomide çok daha zordur. Çünkü, ekonominin ele aldığı her bir kavramın ölçümlenmesi, o kavramları etkileyen çok sayıda unsur olması nedeniyle çok daha güçtür. İnsanlığın medeniyet tanımlaması içine girdiği dönemin başından beri biriktirdiği tecrübesi göstermiştir ki, ekonomiyi etkileyen çok sayıda unsur sadece ekonomik olmayan çok sayıda başka unsurun etkisi altındadır. Örneğin, bugünün başlıca ülkelerinin çoğu varlıklarını fetihlere borçludurlar. Fetihleri gerçekleştirenler, fethettikleri yerlerin imtiyazlı sınıfları olarak kendi hukuki ve ekonomik düzenlerini ku