Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2020 Günlükleri

Hayat zordur ama bazen çok daha zordur. Bu cümleyi defalarca kurdurdu bana 2020. Sürekli yanımda taşıyıp aklıma gelenleri not ettiğim cep defterimde “ilk kez” nitelemesiyle yazdığım cümle sayısı herhalde hiç bu yıldaki kadar çok olmamıştı. Kişisel yaşamımda hangi tarihsel olaylara tanıklık ettiğimi defalarca sorma gereği hissettim 2020’de. Tarihe tanıklık ediyorduk çünkü. Hem okuyorduk, hem yaşıyorduk. Tarihe mal olan olayları izlemekle yaşamak başka şeyler. Yaşananların size dokunan, sizi etkileyen yanlarını ne kadar hissettiğiniz o yaşananlarla ilgili tecrübelerinizin derinliğini belirler. Bu defa, tüm insanlık hem izledi, hem yaşadı. Yerkürede bugün yaşayan tüm nesillerin çok büyük bir bölümü hep beraber aynı şeyi böylesine eş anlı tecrübe etmemişlerdi. Kendimle sohbetler ettim uzun uzun. Endişelendim, sıkıldım, ölümlere üzüldüm. İtalya’nın balkonlarında söylenen şarkıları dinlemek hüzünlüydü. Çaresizliğe ve ölüme haykırıştı çünkü her çıkan ses. Ama, hayatın tam anlamıyla gerçeğ

Mali Baskınlık (Fiscal Dominance)

Kamu borcunun yönetimi bir para politikası aracı gibi kullanılabilir mi? Kullanılabileceği yönünde iddiası olan makaleler var. C. Goodhart, R. Sayers, P. Turner ve W.A. Allen gibi iktisatçıların çalışmaları örnekler arasında yer alıyor. Bu sorunun sorulmasına neden olan konu, kamu borcunun yüksekliğinin para politikasını işlemez hale getirdiği bir durumdur. Bu durum, mali baskınlık (fiscal dominance) kavramı altında karşımıza çıkıyor. “Some Unpleasant Monetary Arithmetic” başlıklı Thomas J. Sargent ve Neil Wallace’a ait 1981 yılı makalesi ve Michael Dean Woodford, Eric M. Leeper, Christopher A. Sims gibi isimlerin “The Fiscal Theory of the Price Level” başlığı ile ilintili çalışmaları mali baskınlık kavramının temelinde yer almaktadır. A. Leijonhufvud, ekonominin “belirli limitler” çerçevesinde kendi kendine istikrara dönebildiğini söyler. Büyük Buhran (1929) döneminde belirli limitlerin dışına çıkılmıştır. Büyük Resesyon ile beraber de yine belirli sınırlar aşılmıştır. Bu nedenle, eko

Aydınlanma Nedir?

Aydınlanma Nedir? Immanuel Kant'ın ünlü makalesinin başlığıdır bu soru. 1784'tür tarihi. Aydınlanmanın tanımı, bireyin kendi benliğinde sahip olduğu olgunlaşamamış olma halinden çıkışı olarak yapılır makalede. Olgunlaşamama hali ise, bireyin kendi anlama ya da öğrenme gücünü bir başkasının rehberliği olmadan kullanamamasıdır. Olgunlaşamamış olma halinin kişinin kendi benliğinde var olmasının nedeni, anlama eksikliği değil, başkasının rehberliği olmadan anlamaya ve öğrenmeye niyet ve cesaretinin bulunmamasıdır. Tembellik ve korkaklık, olgunlaşamamanın, yani bir ömür boyu öğrenme gücünü kullanamamanın sebebidir. Tembellik ve korkaklık, başkalarının bireyler üzerinde vesayet geliştirmelerinin de sebebidir. Böylece düzen, bireyin düşünme ve çaba gösterme gerekliliğini ortadan kaldıran bir noktaya gelecektir. Vesayet sahipleri, bu düzen içinde bireylerin olgunlaşamamış olma halinden çıkıp olgunluk haline ilerleyişinin tehlikeli olduğunu düşüneceklerdir. Yani, tembellik ve korkaklıkt

Para Politikası Kredibilite Kazandı mı?

TCMB, 19 Kasım 2020 tarihli PPK toplantısı sonrasında para politikasının ana unsurunun bir hafta vadeli repo ihale faizi olduğunu belirtmişti. Erdem Başçı döneminden bu yana son derece karmaşık hale getirilen para politikası dizaynını sadeleştirmek ve daha kolay anlaşılır hale getirmek amaçlı olumlu bir adımdı. Dünyanın tüm merkez bankaları için bir "ana politika faizi (main policy rate)" vardır. TCMB için bu, bir haftalık repo ihale faiz oranı. Para politikasının ekonomideki karar alıcılar nezdinde kolay anlaşılır olması, para politikasının etkinliğini artıran bir unsurdur. Dolayısıyla, çok temel bir politika kuralına geri dönülmüş oldu ve uygulama buldu. Bu çerçevede, 24 Aralık 2020 tarihli PPK toplantısında alınan kararla politika faizi %15'ten %17'ye yükseltildi. Türkiye, yaklaşık olarak 2013'ten bu yana enflasyon ve faiz arasındaki ilişkiyi tartışıyor. Oysa, tartışılması gereken bir konu değil. Enflasyonu kontrol etmek için faizin bir para politikası aracı ol

Teknolojik Gelişmelerle Değişen Rekabet Koşulları

2020 yılını hiç unutamayacağız. Unutmak istesek de mümkün olamayacak. Yaşamım boyunca tarihe geçen hangi olaylara tanıklık ettiğimi düşündüğümde şunları sıralayabiliyorum: 12 Eylül 1980 ihtilali, 1989’da başlayan dünya genelinde komünist/sosyalist sistemden kapitalizme geçiş süreci ve Berlin Duvarı’nın yıkılışı, Türkiye’nin 2001 krizi, 2008’de Büyük Resesyon’un başlangıcı ve 2020’de korona salgını. Tarihe geçecek “çok önemli” nitelemesinde bulunabileceğim beş gelişmeden birinin başlangıcını 2020’de yaşadık. Korona salgını ile dünyada neler yaşadığımızı çeşitli yazı başlıkları ile değerlendirmeye aldım. Önceki yazıların bağlantılarını bu yazının sonunda paylaşmaktayım. 2020 itibarıyla, böylesine büyük ölçekli bir salgın ile baş edebilmek konusunda tecrübesi olan bir nesil hiçbir ülkede yoktu. Bu nedenle, salgının yönetimini başarı ile sürdürebilen ülke sayısı son derece az sayıyla sınırlı kaldı. Salgın ile gelişen çok sayıda süreç yeni ortaya çıkmadı ama ilerleyişleri hızlandı. Te

Banka-Firma İlişkileri Yönetimi

Türkiye, korona salgını ile oluşan ağır ekonomik koşulları kredi mekanizması üzerinden hane halkını ve şirketleri borçlandırmak suretiyle hafifletmeye çalıştı. Ancak, ekonomik canlılığın zayıfladığı ve gelir kayıplarının yaşanacağı koşullar altında, bu tercihin orta ve uzun vadede makroekonomik dengelere hasar vereceği açıktı. İktisadın kuralları, olasılıkları anlatıyordu. Temelinde ekonominin olmadığı ve insani boyutu özellikle çok ağır basan bir krizin topluma ödeteceği maliyetin maliye politikası desteği ile hafifletilmesi gerekiyordu ki son günlerde atılan bazı adımlar maliye politikasının kullanımına ağırlık vermeye başladı. Anlamı, hibeler yoluyla toplumda ihtiyaç sahibi olan kesimlere destek olmak. Son derece önemli adımlar ama devamının gelmesi gerekiyor. Bankacılık sisteminin aktif rasyosu uygulaması ile üstlendiği yükler 2021’de sorunlu krediler konusunu sürekli gündemde tutacaktır. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir düzenleme ile donuk alacak sınıflandırılmasına tabi tutula

Lascia ch'io Pianga

Alman ve daha sonra İngiliz'dir George Frideric Handel. 1706-1710 yılları arasında İtalya'da yaşar. Floransa, Roma, Napoli ve Venedik'te geçirdiği günlerde İtalyan barok müziğinin Arcangelo Corelli, Alessandro Scarlatti, Domenico Scarlatti, Agostino Steffani gibi önemli temsilcileriyle tanışır. Bu sanatçılarla, İtalyan müziğinin kendi eserlerinde yansımalar bulmasıyla sonuçlanacak etkileşimlerde bulunur. Handel, 1703-1706 yılları arasında Hamburg'ta yaşamıştır. Alman müzik geleneğinin etkisiyle 1705 yılında Almira adlı operasını ilk kez sahneler. 1705'ten sonraki üç yıl içinde üç opera daha besteler ama bu operaların hiçbirine ulaşılamamıştır. Handel'in eserleri, İtalya'ya gidene kadar Alman müzik geleneğinin etkisi altındadır. Dolayısıyla, Almira Alman'dır. 1707 yılında ilk kez sahnelenen Rodrigo, Handel'in ilk İtalyan operası olma özelliğini taşır. Ancak, Rodrigo'daki İtalyan etkisi, Handel'in İtalyan etkisindeki sonraki bestelerine göre

Kur, Enflasyon ve Faiz

2020 yılının Kasım ayında tüketici enflasyonu yıllık %14.03, üretici enflasyonu ise yıllık %23.11 oranında arttı. Ekim ayında yıllık tüketici enflasyonu %11.89 iken, yıllık üretici enflasyonu %18.20 idi. Aydan aya önemli bir sıçrama söz konusu. Enflasyondaki gelişmeleri anlamlandırmak adına 21 Ekim’de 7.81 olan USD kurunun 6 Kasım’da 8.51’e ulaştığını belirtmek gerekiyor. Yani, belirtilen tarihler arasında Türkiye’nin düzenli olarak kur atağı ile karşı karşıya kaldığını not etmek gerekiyor. Ancak, kur atakları ile karşılaşılan dönem sadece 21 Ekim-6 Kasım tarihleri arasında gerçekleşmedi. Haziran başından Temmuz sonuna kadar 6.84-6.87 aralığında seyreden bir USD kuru olduğunu da belirtelim. Daha sonra, kurdaki yükseliş düzenli olarak devam ediyor ve 21 Ekim’de 7.81’e ulaşıyor. Ancak, bu tarihten sonra yeniden ivmeleniyor ve 6 Kasım’da 8.51 düzeyine ulaşıyor. Yukarıdaki paragraftaki tarih aralıkları ve kurdaki gelişmeler ışığında TÜİK kaynaklı üretici ve tüketici enflasyonundaki gel