Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kur Dengelemeleri: Plaza ve Louvre Antlaşmaları

1970'li yıllarda dünya enflasyon ve işsizliği ilk kez bir arada gördü. Durgunluk ve enflasyon bir arada yaşandı ve stagflasyon kavramı literatürde tanımlandı. Dönemin Fed başkanı Paul Volcker'in enflasyona karşı önlem almak amacıyla faiz oranını yükseltmesiyle ekonomi tarihinin meşhur Latin Amerika krizi başladı. Ancak, başka bir sonuç da ortaya çıktı: Dolar aşırı ölçüde değerlendi. 1980-1985 arasında Dolar, Japon Yeni, Alman Markı, Fransız Frangı ve İngiliz Sterlini karşısında yaklaşık olarak %50 oranında değer kazandı. Söz konusu ülkeler, o dönemin en büyük beş ekonomisini oluşturmaktaydı. ABD'nin cari açığının milli gelire oranı %3.5 civarında idi. Ayrıca, 1980'lerin başından beri resesyon sorunuyla baş etmeye çalışıyordu. Volcker'ın faiz kararı ile enflasyona karşı önlem alınmaya çalışılmıştı ama Amerikan üreticisi, hizmet sektörü ve çiftçisi aşırı değerli Dolar nedeniyle uluslararası ticarette rekabetçi olamıyordu. Yukarıda adı geçen para birimlerine sahi

Solon'un Ekonomik Reformları

Bir dönemin Yunan ve Anadolu medeniyetlerinin kültürü Homeros'un şiirsel bir formatta gezerek anlattığı Troya Savaşı'nın hikayesiyle şekillendi. Batı medeniyeti ilerleyen yüzyıllarda İlyada ve Odysseia'den ilham aldı. Ozan Homeros'un destanlarının M.Ö. 750-725 arasında yazılı metin haline dönüştürüldüğü tahmin ediliyor. M.Ö. 700'ler civarında da Hesiod'un şiirleri Yunan medeniyeti üzerindeki etkilerini göstermeye başlamıştır. Homeros'un şiir yoluyla anlattığı dönemin hangi tarihlere denk geldiği hakkındaki iddialar M.Ö. 1.400-1.100 tarih aralığında değişiklik göstermektedir. Tarihçilerin ağırlıklı olarak üzerinde mutabık kaldıkları dönem M.Ö. 12. y.y.'ye işaret etmektedir. Tarihsel gelişmelere antik dönemi esas alarak bakacak ve ekonomik gelişmelerin ve felsefesinin temellerini irdeleyecek olursak, Homeros'un tasvir ettiği dönemin ekonomik ilişkilerinde piyasa dengelerinin olmadığını söyleyebiliriz. Piyasa yerine, hediye, hırsızlık, ödül, v.s.

Bir Kavram Olarak Kabataş ve Oktay Tuncer

Okul yıllarında size anlatılan konuların çoğunu okuldan sonra da öğrenebilirsiniz. Özel ilgi alanınıza giren konularda kendinizi geliştirecek yöntemler bulup, birşeyler öğrenmek için çaba harcayabilirsiniz. Fakat, eğitim adı verilen kavram teknik bilgilerin çok ötesinde bir içeriğe sahiptir. İçinde felsefe vardır, yaşama karşı ve yaşamın içinde bir duruş vardır, karakter vardır, ahlak vardır. Lise yıllarında çok ilgimizi çeken konular, hayatın içinde ilgi odağımızın dışında kalabilir ya da hiç ilgimizi çekmemiş konular zamanla en fazla ilgilendiğimiz konulara dönüşebilir. Bunların hepsi “öğretim” kapsamına giren başlıklardır ama “eğitim” başka bir şeydir. Oktay Hoca’yı uğurladık bugün. Fiziki olarak uğurladık. Aykut Kerem Gülenç ile beraber ellerimizle bıraktık ebediyete kendisini. O’nu artık göremeyeceğiz. O’nunla konuşacağız ama kendisinden cevapları, bize bıraktıklarında bulacağız. Oktay Hoca yaşayacak, yaşamaya devam edecek. Bu anlamda, değişen fazla bir şey yok aslında bundan sonr

Kürk Mantolu Madonna

Her insan biraz kendisinden, biraz çevresinden bir şeyler bulabilir Raif Efendi'de. Kendi iç dünyasında sorunlu, çekingen, donuk ama keşfedilmeyi bekleyen duygularla doludur. Renksiz kişiliğini değiştiren güç aşktır. Bir kadının baştan çıkarıcılığı ile içindeki Raif Efendi'yi keşfeder. Bu hiç tanımadığı, o güne kadar hiç bilmediği, yıllarca içinde kalmış o gizli karakter, bildiği karakteri aşkın coşkulu duygularıyla sarsar. Böylesi bir aşka aç olunması mıdır Kürk Mantolu Madonna'ya bu ilgiyi hala bu kadar zinde tutan? Yoksa, Maria Puder'in sahte olmayan duygulara inanmak istediği tarzdaki aşk mıdır bugünün daha az sahte olmayan ilişkilerden yorgun kadınlarına cazip gelen? Ya da, Maria Puder'in rahat ve vurdum duymaz görünen tavırlarının altındaki gerçeğe güvenme arzusunun kendisini zamanla Raif Efendi'ye nasıl yaklaştıracağını hissetmenin kadınların duygularında yarattığı bir istek mi? Yaşamın monotonluğundan çıkıp, sürprizli coşkulara kapılmanın acı ve hüzü

Kültürünü Kaybeden Muhafazakar Ülke

1980’li yıllardı. Özal iktidarı dönemiydi. 12 Eylül’ün sıkıyönetim günlerinin kasvetli havasında idi ülke. Diğer yandan, dünyaya açılmaya çalışıyordu. Özal, Türkiye’yi dünyaya entegre etme çabaları içindeyken, “telefonun girmediği köy kalmayacak” diyordu. Büyük alt yapı projelerine girişmişti ANAP iktidarı. Dönemin, dünyada esen neoliberal havası Türkiye’yi de etkilemişti. 1980’lerin gelişmeleri, Türkiye’nin yeni bir vizyonla dışa açılışı olarak değerlendiriliyordu. Bu, doğru bir değerlendirmeydi. Ekonomide, ithal ikamesi modelinden ihracata yönelik büyüme modeline geçiliyordu. Türkiye dışa açılıyordu, dünyayı kucaklamaya çalışıyordu. Dışa açılmanın, telefonun girmediği köy bırakmamanın, altyapı yatırımlarının 1980’lerin koşulları düşünüldüğünde itiraz edilecek bir tarafı elbette yoktu. Ancak, yatırımlar yüksek bütçe açıkları yaratıyor ve yüksek enflasyona neden oluyordu. Türkiye’nin kısa vadeli sermaye bağımlılığının temelleri de o yıllarda atılıyordu. Bunlar, konunun ekonomik yön

İnsanın Doğası Çerçevesinde Sanat ve Medeniyet

Doğada duyduğumuz seslerin belirli bir sistematik düzene sokulmuş halidir notalar. İnsanın doğadan aldığını, ruhunu ve aklını katarak doğaya geri vermesidir müzik. Sanat, insanın içindeki "iyiyi" dışarı vurmasıdır. O halde sanat ve onun yaratıcısı insan sanat yoluyla hep iyi olana mı hizmet eder? Sanat, insanın estetik özelliklerinin dışa vurumudur. Estetik, insanın iyi olanı temsil eden yönüdür. Ama bir de kötü var insanın içinde. Bu iyi ve kötü, aynı ruhta, beyinde ve bedende bir arada olabiliyor. Daha doğrusu, oluyor. Şiirin, faşizmin propaganda aracı olarak kullanılmasını bu iyi ve kötüyü bir arada tutma özelliği olarak görmek mümkün. Nüve, herhangi bir şeyin doğasını meydana getiren kaynaktır. İnsanın nüvesinde iyi tarafı olan estetik ve kötü tarafı olan vahşet, yıkım, acımasızlık, bencillik, v.s. de var. İyi ve kötü, her bireyde farklı derecelerde barınıyor. İyinin ve kötünün tanımlanmasında tüm insanlığın tarihte mutabık kaldığı tanımlamalar yok. Tarihsel dönem ve