Ana içeriğe atla

Monatea Cudendae Ratio

Nicolaus Copernicus (1473-1543), “De Revolutionibus Orbium Coelestium (On the Revolutions of the Heavenly Spheres)” kitabını 1543’te, ölümünden kısa bir süre önce basar ve tarihe Copernicus Devrimi ile adını yazdırır. O güne kadar, dünya merkezli bir evren modeli (geocentric model) hayal edilmekteyken, Copernicus ile güneş merkezli bir evrenin (heliocentric model) varlığı ortaya konmuştur. Bilim, tarihinin dönüm noktalarından birindedir.

Copernicus’tan 18 yüzyıl önce, antik Yunan’da, Aristarchus (M.Ö. 310-230) adında bir astronom da güneş merkezli evren modelini ortaya atmıştır. “On the Sizes and Distances of the Sun and Moon” adlı eseri ile Güneş ve Ay’ın büyüklüğünü ölçmeye çalışmıştır. Güneş ve Ay’ın büyüklüğünü Dünya’nın büyüklüğü ile karşılaştırmaya çalışmıştır. Fakat, Aristarchus’un tespiti, kendi döneminin imkanları gereği Copernicus’unki kadar bilimsel ispat temelli değildir. Bu nedenle, bu çok önemli tespit Copernicus’un adıyla bilim tarihindeki yerini alır.

Bilim, araştırmalarla, ölçümlerle, deneyimlerle gelişen bir kavram, bir süreç. İçinde bulunduğumuz galakside, güneşin merkezde olduğu bir sistemde yaşadığımızı anlamamız dahi kaç bin yıl aldı! Bilimin çok sayıdaki bulguları, tarih boyunca sonraki nesillere aktarılamayınca, ilerleme önceleri ağır oldu.

Dünya tarihine adını bir devrimle yazdıran Copernicus’un paranın miktar teorisi ile de çok yakından ilgisi vardır. Copernicus, ekonomiyle ve özellikle para ile ilgilidir.

Copernicus’un astronomide kullandığı “revolutionibus” kelimesinin iktisat açısından da çok büyük bir önemi ve değeri vardır. Copernicus’un para ile ilgili fikirlerine dair eserleri De Revolutionibus Orbium Coelestium’dan önce yazılmıştır. Kelimenin iktisatta ve miktar teorisinde kullanılabilecek anlamı, dolanımdır.

Copernicus, bilim tarihinde devrim yaratan 1543 tarihli astronomi eserinden çok daha önce, 1517’de “De Aestimatione Monetae (On the Value of Coin)” adında bir deneme yazar. Bu denemedeki içeriği 1519’da iki eserle geliştirir: “Tractatus de Monetis (Treatise on Coin)” ve “Modus Cudendi Monetam (The Way to Strike Coin)”. Süreç, 1526’da “Monatea Cudendae Ratio (On the Minting of Coin)” adlı eserin yazılmasıyla sonlanır.

Monatea Cudendae Ratio, ilerleyen yıllarda Sir Thomas Gresham’ın (1519-1579) adıyla anılacak olan Gresham Kanunu’nu anlatmaktadır: kötü para (debased) iyi parayı (un-debased) kovar (bad money drives out good).

Kötü paranın iyi parayı kovması prensibi Copernicus’tan önce de bulunmuştur. “De Origine, Natura, Jure et Mutationibus Monetarum (On the Origin, Nature, Law, and Alterations of Money)” adlı çalışmasıyla Nicole Oresme (1320-1380), prensibi Copernicus’tan çok önce keşfetmiştir. Fakat, Copernicus’un Oresme’nin çalışmasından haberi yoktur. Bilimsel bulgular, daha sonraki nesillere ulaşamamıştır.

Oresme’nin, Copernicus’un bulduğu prensibin izlerine Aristophanes’in (M.Ö. 446-386) Kurbağalar (The Frogs) adlı oyununda dahi rastlamak mümkündür.

Copernicus, para stoğu, paranın dolanım hızı, fiyat seviyesi ve üretim miktarı arasındaki ilişkiyi bulmuştur. Yani, paranın miktar teorisini keşfetmiştir. Gresham’ın adıyla anılacak kanunu, paranın üretim maliyeti ve üzerinde yazan değer arasındaki farklılıkla açıklamaktadır.

Paranın içinde, nikel, bakır, gümüş gibi madenler yer almaktadır. Paranın üzerinde 1, 5, 10 gibi değerler de yazmaktadır. Paranın ihtiva ettiği madenlerin değeri ile paranın üzerinde yazan değer arasındaki farka senyoraj tanımlaması getirilir.

“İyi para”, paranın ihtiva ettiği madenin ya da maden karışımının değerinin (commodity value), o paranın üzerinde yazan değerin (face value) üzerine çıkması halini anlatmaktadır. “Kötü para” ise, paranın ihtiva ettiği madenin ya da maden karışımının değerinin, o paranın üzerinde yazan değerin altında kalması halini ifade etmektedir.

Para, mal ve hizmet satışında bir değişim aracı işlevine sahiptir. Bu değişime konu olan fiyat, paranın üzerinde yazan değer üzerinden arz ve talebi buluşturur. Paranın ihtiva ettiği metalin değeri, o paranın üzerinde yazan değerin üzerine çıktığı durumda toplum, iyi parayı cebinde tutmayı yeğler. Paranın ihtiva ettiği metalin değeri, üzerinde yazan değerin altında olan kötü parayı ise elinden çıkarmaya çalışır. Böylece, iyi para dolanımdan çekilirken, kötü paranın dolanımdaki ağırlığı artmaktadır. Yani, kötü para iyi parayı kovmuş olmaktadır. Diğer bir ifadeyle, farklı değere sahip iki para aynı anda dolanımda kalamamaktadır. İyi parayı cebinde saklayanlar da “senyoraj geliri” elde etmektedir.

Gresham’dan önce Oresme ve Copernicus tarafından tespit edilmiş bir durum, neden yaygın olarak Grasham’ın adıyla anılıyor? Nedeni, bir hata olarak görülüyor. Kural, Gresham’ın diğer çalışmalardan bağımsız olarak geliştirdiği bir kural da değildir. Kuralı 1858’de Gresham’a ait hale getiren kişi, İskoç iktisatçı Henry Dunning Macleod (1821-1902)’dur. Çok sayıda görüş, Henry Dunning Macleod’un bir yanlışlık yaptığını dile getiriyor.

Copernicus, Monatea Cudendae Ratio’yu Polonya Kralı I. Sigismund’un isteği üzerine yazmıştı. Polonya, değeri istikrarlı bir paraya sahip olmak istiyordu. Para basımında maliyet azaltmak amacıyla daha az değerli maden kullanımı (debasement) ile iyi ve kötü para yaratılıyordu. Bu nedenle, iyi para, kötü para tarafından dolanım dışı bırakılıyordu. Farklı değere sahip iki para, yukarıda dile getirilen nedenlerle aynı anda dolanımda kalamıyordu. Copernicus, bu durumu tespit ederek, bir para reformu yapmak isteyen krala tespitini sundu.

İngiltere de paranın değeri ile ilgili sorun yaşar. Kraliçe Elizabeth’in babası 8. Henry (1491-1547), çıkardığı bir yasayla paraların ihtiva ettiği gümüş miktarını %40 oranında azaltmıştır. Gresham, 1558’de tahta çıkan Kraliçe Elizabeth’e (1533-1603) bir mektup yazar ve İngiliz parasının içinde bulunduğu olumsuz durumu anlatmaya çalışır. Gresham da Copernicus gibi, aynı soruna parmak basar. Paranın içinde kullanılan daha değerli madenin miktarını azaltarak paranın üretim maliyetini düşürmenin amacı, vergi artırımına gitmeden bütçeye kaynak sağlamak olmuştur. Ancak, bu amaç hiç düşünülmeyen bir sonuçla karşılaşılmasına neden olmuştur. Gresham, kraliçeye yazdığı mektupla, kraliçenin babasının çıkardığı yasanın eleştirisini yapmaktadır. Kötü paranın iyi parayı dolanım dışı bıraktığı bir durum yaşanmaktadır İngiltere’de.

Gresham’ın adıyla yanlışlık sonucu anılan kanun, zaman içinde yön de değiştirebildi. Modern ekonomilerde, milli paranın sürekli değersizleştiği ve istikrarını kaybettiği koşullarda yüksek dolarizasyon söz konusu ise ve değişim aracı olarak bir başka milli paranın kullanımı yasaksa, piyasada değeri olan varlıkların kabul görmesi ve kötü para konumuna düşmüş milli paradan kaçınılması söz konusu oluyordu. Bu durumda, piyasada alternatif ödeme yöntemlerini kullanma eğilimi (altın, yabancı paranın değerinden fiyatlama yapılarak milli paranın kullanımı, v.s.) artıyordu. Yani, iyi paranın kötü parayı kovduğu bir durum ortaya çıkıyordu ki buna da Thiers Kanunu deniyor. Kanun, ismini Fransız politikacı Adolphe Thiers (1797-1877)’ten alıyor ama Adolphe Thiers de kendi adıyla anılan kanunun yaratıcısı değil. Fransız iktisatçı Peter Bernholz tarafından yapılan bir çalışma, Thiers’e atfediliyor.

Tarih, dolanımı giderek artan paranın enflasyon yarattığını da anlattı. Kamu maliyesine katkı sunmak için dolanımdaki paraların üretim değerini daha düşük değerli metal kullanarak düşürmeye çalışan medeniyetler, enflasyonun yükseldiğini gördüler ve toplumsal huzursuzluklarla baş etmek durumunda kaldılar.

Tarih boyunca defalarca tartışılmış, ispat bulmuş tezler neden ağır bedeller ödemek pahasına yeniden ispatlanmaya çalışılır? Piyasa dışı uygulamaların ne gibi olumsuz sonuçları olabildiği yüzlerce ve hatta binlerce yıllık tecrübelere rağmen anlaşılamamış mıdır?

Suni yöntemler, tarih ve bilimsel bilgi alt yapısı olmayanların tercihleri. Arzu ettikleri sonuçları da asla vermiyor. Ekonomiyi bir kenara koyunuz koyabilirseniz ama siyasi olarak da vermiyor.

Kaynaklar:

Kopernik'in Zenginliği - Sarkaç (sarkac.org)

History of Economic Analysis (free.fr)

Uses and Abuses of Gresham's Law in The History of Money | PDF | Coins | Bimetallism (scribd.com)

Nicholas Oresme and the First Monetary Treatise | Mises Institute

Comparative Political Economy: A Retrospective - Charles P. Kindleberger - Google Kitaplar

Understanding Early Monetary Developments by Applying Economic Laws: The Monetary Approach to the Balance of Payments, Gresham's and Thiers' Laws by Peter Bernholz :: SSRN

Copernicus's Treatise on Money (coinbooks.org)

Copernicus and the Quantity Theory of Money | Mises Institute

Austrian Perspective on the History of Economic Thought (2 volume set) (mises.org)

Gresham or Copernicus? on JSTOR

The Law of Oresme, Copernicus and Gresham

Gresham's Law - Economic Laws and Economic History (cambridge.org)

Argentina’s government has fixed the price of 1,432 products | The Economist

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mali Baskınlık (Fiscal Dominance)

Kamu borcunun yönetimi bir para politikası aracı gibi kullanılabilir mi? Kullanılabileceği yönünde iddiası olan makaleler var. C. Goodhart, R. Sayers, P. Turner ve W.A. Allen gibi iktisatçıların çalışmaları örnekler arasında yer alıyor. Bu sorunun sorulmasına neden olan konu, kamu borcunun yüksekliğinin para politikasını işlemez hale getirdiği bir durumdur. Bu durum, mali baskınlık (fiscal dominance) kavramı altında karşımıza çıkıyor. “Some Unpleasant Monetary Arithmetic” başlıklı Thomas J. Sargent ve Neil Wallace’a ait 1981 yılı makalesi ve Michael Dean Woodford, Eric M. Leeper, Christopher A. Sims gibi isimlerin “The Fiscal Theory of the Price Level” başlığı ile ilintili çalışmaları mali baskınlık kavramının temelinde yer almaktadır. A. Leijonhufvud, ekonominin “belirli limitler” çerçevesinde kendi kendine istikrara dönebildiğini söyler. Büyük Buhran (1929) döneminde belirli limitlerin dışına çıkılmıştır. Büyük Resesyon ile beraber de yine belirli sınırlar aşılmıştır. Bu nedenle, eko

Lascia ch'io Pianga

Alman ve daha sonra İngiliz'dir George Frideric Handel. 1706-1710 yılları arasında İtalya'da yaşar. Floransa, Roma, Napoli ve Venedik'te geçirdiği günlerde İtalyan barok müziğinin Arcangelo Corelli, Alessandro Scarlatti, Domenico Scarlatti, Agostino Steffani gibi önemli temsilcileriyle tanışır. Bu sanatçılarla, İtalyan müziğinin kendi eserlerinde yansımalar bulmasıyla sonuçlanacak etkileşimlerde bulunur. Handel, 1703-1706 yılları arasında Hamburg'ta yaşamıştır. Alman müzik geleneğinin etkisiyle 1705 yılında Almira adlı operasını ilk kez sahneler. 1705'ten sonraki üç yıl içinde üç opera daha besteler ama bu operaların hiçbirine ulaşılamamıştır. Handel'in eserleri, İtalya'ya gidene kadar Alman müzik geleneğinin etkisi altındadır. Dolayısıyla, Almira Alman'dır. 1707 yılında ilk kez sahnelenen Rodrigo, Handel'in ilk İtalyan operası olma özelliğini taşır. Ancak, Rodrigo'daki İtalyan etkisi, Handel'in İtalyan etkisindeki sonraki bestelerine göre

Marshall Lerner Koşulu ve J Eğrisi

Son aylarda, kurlardaki yükselişin ihracat üzerinde yapacağı olumlu etkiden sıkça söz ediliyor. Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısında hızla değer kaybetmesinin Türkiye’nin ihracatına çok olumlu katkı yapacağı dile getiriliyor. Kurlarda görülen yükselişlerin ihracat üzerinde olumlu etkiler yapacağı doğrudur. Ancak, ihracatın sağlayacağı kaynak girişini net olarak görebilmek için ithalat cephesine de bakmak zorundayız. Yani, ihracat artışının bir ülkenin üretim yapısı nedeniyle ithalatı ivmeleyip ivmelemediğini görmek zorundayız. Aksi takdirde, yabancı para cinsinden gelir tarafına bakarken, bu geliri elde etmenin üretim yapısı nedeniyle yol açma olasılığı olan gider tarafına bakmamış oluruz. Her ne kadar ithalat, gelişmiş ülke ekonomilerinde bir kaynak çıkışıysa da, gelişmekte olan ülkelerde büyümenin fonksiyonu olabilmektedir. Diğer bir ifadeyle, gelişmekte olan pek çok ülkenin üretim yapıları nedeniyle ithalat yapmadan büyümeye geçemediği vakalar bulunmaktadır. İhracatın ye