Faiz ile ilgili tartışmalar uzun bir süredir Türkiye’nin
gündeminden düşemiyor. Konu o kadar çok tartışılıyor ki, mesleği ekonomi
olmayanların kafasında şöyle bir soru oluştu: faiz doğru kullanılırsa
ekonominin çok sayıda sorunu çözülmüş mü olacak? Kısa ve net bir cevap: hayır!
Türkiye ekonomisinin çok sayıda sorununun
çözülmesi için toplumla iletişimi çok iyi olan güçlü bir siyasi irade gerekiyor.
Yüksek enflasyon, üretimin ithalata yüksek
oranlı bağımlılığı, sektörlerin uluslararası rekabette geride kalması, gelir
dağılımının bozulması, yüksek işsizlik oranı, v.s. birer ekonomik sorundur.
Sorunlar listesi uzatılabilir. Ancak, bu sorunların hepsinin çözümü “sadece”
doğru bir faiz politikasında aranamaz.
Güçlü bir siyasi irade oluşsa dahi, sadece
faizi doğru kullanmak ekonomik sorunları çözmek konusunda bir başlangıç olarak dahi
kabul edilemez. Zira, iktisadın kuralları çerçevesinde faizin Türkiye’de olduğu
haliyle konuşulması gereksizdir. Vakit ve enerji kaybıdır. Ağır bir hata var
ortada.
Ekonomi, iki temel politika bacağı ile
şekilleniyor: para ve maliye politikaları. Para politikası merkez bankalarının,
maliye politikası ise hükümetlerin yönetimindedir. Bu iki politika bacağının
altlarında ve çevrelerinde ekonomi ile dolaylı ve/veya dolaysız olarak ilgili
olan çok sayıda başka ekonomi politikaları yer alıyor. Bu politikalar bütününün
içinde parasal istikrar çok önemli bir yerde duruyor. Parasal istikrar, temelde
para politikası ile sağlanır ve sorumlusu merkez bankalarıdır.
Para, mal ve hizmetlerin değişiminde bir araçtır.
Bir değer ölçüsüdür. Yatırım ve tasarruf birikimini ifade eder. Bir ülkenin
parası bu üç işlevi önemli ölçüde kaybettiğinde, başka politikaları konuşmak nasıl
mümkün olabilir?
Paranın dördüncü bir işlevi daha vardır:
ekonomi politikasının bir aracı olmak. Türkiye, TL’yi ekonomi politikasının bir
aracı olmaktan çıkardı. Para, politika aracı olarak kullanılmadığında, yukarıda
belirtilen 3 işlev önemli ölçüde aksar. TL, böyle bir durumun içinde ve ağır yaralı.
TL, mal ve hizmet ticaretinde piyasanın doğal
dengelerinde tercih edilme özelliğini önemli ölçüde yitirdi. Ticaret, ağırlıklı
olarak ya yabancı paralarla ya da yabancı paraların değerlerine endekslenerek şekilleniyor.
Mevzuat baskıları TL ile ticareti zorunlu kılsa da, TL’nin ödemelerdeki değeri
Amerikan Doları ya da Euro gibi güvenilir para birimlerinin değerlerine
endeksleniyor. Tasarruflarda, ağırlıklı olarak güvenilir yabancı paralar tercih
ediliyor.
Faiz, paranın kullanım maliyetidir. Diğer bir
ifadeyle, fiyatıdır. Faiz, paranın fiyatını doğrudan etkileyen bir para
politikası aracıdır. Faiz dışındaki yöntemler, paranın kullanım maliyetini
etkilemeye yönelik olarak kullanılır. Yani, paranın kullanım maliyetini dolaylı
olarak etkileyen yöntemlerdir. Bu nedenle, paranın fiyatını belirlemekte faiz
kadar etkili değildirler. Önce faiz politikası doğru çalışmalı ki diğer
yöntemler faiz kadar güçlü bir araç kullanılması gerekmediği koşullarda ince
ayarları yapabilmeye izin versin. Faiz dışındaki para politikası araçları
faizin yerine ikame edilemez. Aksi takdirde, enflasyonla, parasal
istikrarsızlıkla karşılaşılır.
Ekonominin, yukarıda sadece birkaçına değinilen
sorunlarını çözmeye başlamak Türkiye’nin bugünkü koşullarında öncelikle paraya
istikrar sağlamakla mümkün. Ancak, Türkiye ekonomisinin çok sayıda sorununun
çözülmesi para politikasının doğru kullanılması aşamasından sonra “belki”
başlar. Tek başına parasal istikrar kalkınma, rekabet gücünün artması,
işsizliğin düşmesi gibi sorunları çözmüyor. Fakat, bu sorunların çözülmesi için
sağlıklı bir zemin hazırlıyor, dolaylı katkılar sunuyor.
Türkiye’nin kendisine özgü koşullarında çok
sayıda sorunun çözümü parasal istikrar sağlandıktan sonra başlayabilir. Bugün başlar
mı? Hayır.
Onlarca yıldır Türkiye ekonomisi dönüşemedi,
kalkınamadı, belli bir eşiği atlayarak üst kategorilere çıkamadı. Bu
yapamadıklarını yapmak için siyasi irade, toplumun kutuplaşmadan uzaklaşması, toplumsal
birlik ve beraberlik ruhunun oluşması, etnik ve dini kimlikler üzerinden
cepheleşmelerin ve bu kimlikler üzerinden siyaset müessesesine yaklaşıp rant
elde etmeye çalışma hastalığının sona ermesi lazım. Kısa vadede çözülebilmesi
imkânsız ve gayriahlaki toplumsal hastalıklar söz konusu. Bu sosyal içerikli
konuların hepsinin ekonomiyle çok yakın ilgisi bulunuyor.
Basit ve somut düşünelim. İnsanlar “ortak”
hedefleri için bir araya gelip, çatışmadan, kavga etmeden, birbirine hakaret
etmeden, düşmanlık beslemeden, etnik köken, inanç, cinsiyet ayrımı yapmadan,
birbirlerine saygıyla, huzur içinde çalışmak zorundalar. Gelir pastası başka
şekilde nasıl büyütülecek ve adil olarak bölüşülecek?
Günlük hayatın içinde çoğu insana soyut gelen
ama aslında barış içinde beraber çalışabilmeyi ifade eden demokrasi, ifade
özgürlüğü, basın hürriyeti gibi kavramlar ekonomik kalkınma için hayati öneme
sahip. Türkiye, bu cephelerde ağır hasarlı. O halde, doğru para politikası uygulamanın
ötesindeki ekonomik sorunları projelendirebilir mi?
Projelendirme noktasına dahi gelmek Türkiye’nin
mevcut koşullarında mümkün değil. Özellikle “halledebilir mi” demiyorum. Çünkü,
uluslararası rekabette mevcut konumu korumak için dahi sürekli gelişmek
gerekiyor. Karşılaşılan sorunlar tek tek çözülüyor ama “halloldu” denecek bir
nokta hiçbir zaman yok. Dinamik bir süreç söz konusu.
Proje aşamasına geldikten sonra çözülmesi
gereken sorunların bazıları şunlar olabilir: dışa bağımlı üretim yapısından
kurtulmak, kısa vadeli sermaye yerine uzun vadeli sermayeyi çekebilecek yapıyı
kurmak, mevcut sektörel çeşitliliği artırmak, teknolojiyi daha etkin kullanmak,
sosyal nitelikli bir işgücü piyasasını hakim kılmak, v.s.
Proje aşamasından sonrasını bugün konuşmanın anlamı
yok. Türkiye, çok daha temelde, hiç konuşulmaması gereken konularla meşgul.
Eğitim, hukuk, kuvvetler ayrılığı, v.s. başlıkları çok lüks Türkiye için. Bu
konulara ait detayları bugün için tartışmak mümkün değil. Bu ortamdan da gelişme
çıkamaz. Vaktini ve enerjisini boşa harcayan bir ülke, dünyanın ilk 10
ekonomisi içinde yer almayı hedeflerken, ilk 20’de dahi kalamıyor.
Not: Bu yazı, 12.05.2022 tarihinde yazılmış ve daha sonra PolitikYol sitesinde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder