Amerikan Temsilciler Meclisi başkanı Nancy
Pelosi 2 Ağustos günü Tayvan’ı ziyaret etti. Çin, ziyaretin ardından Tayvan’ı
çevreleyen bölgeye yönelik askeri tatbikatlar başlatacağını açıkladı ve
dediğini yaptı. Çin’den Tayvan’a doğru 26 yıldan sonra ilk kez füzeler fırlatıldı.
Temmuz 1995’te, Tayvan’ın o zamanki
cumhurbaşkanı Lee Teng-hui tarafından ABD’ye gerçekleştirilen gayriresmi bir
ziyaret Çin’in Tayvan’a altı adet füze fırlatmasına neden olmuştu. Bunun
üzerine, dönemin ABD başkanı Bill Clinton bölgeye savaş gemileri yönlendirmişti.
Çin’in Tayvan konusunda Ağustos 2022’deki
askeri tepkisi bugüne kadar tanıklık edilenlerin en büyüğü olarak tarihe
yazıldı. Ancak, 1995 ile bugünün koşulları arasında önemli farklar bulunuyor.
1995’te, Çin’in savunma bütçesi Tayvan’ınkinin sadece iki
katıydı. Aynı tarihte, Çin’in nüfusu Tayvan’ınkinin altmış katıydı.
Bugün ise, Çin’in savunma bütçesi Tayvan’ınkinin yirmi katı. Çin’in nüfusu 1.4
milyar iken, Tayvan’ın nüfusu 24 milyon. Yani, hala altmış kat civarında.
Tayvan, Çin ile güçlü tarihsel
bağları olan bir ada. Ancak, tarihsel süreçte farklılaşma yaşamış ve Çin’den
kültürel olarak belli bir ölçüde ayrışmış durumda. ABD ve Çin, ekonomik
yaklaşımlarını dünyaya yaymaya çalışıyorlar ve bir hegemonya
savaşındalar. Tayvan, bu savaşın çok sıcak hissedildiği noktalardan
biri ve Çin’e göre daha özgürlükçü ve demokrat yaklaşımlarıyla ABD’nin
ideolojisine daha yakın duruyor.
Çin, doğu ve güneydoğu tarafından ideolojik
olarak ABD’ye yakın ülkelerce sarmalanmış durumda. Asya-Pasifik’teki
ekonomik ve politik ittifaklar son derece karmaşık uluslararası
ilişkiler görünümü ortaya koyuyor. Ekonomik ve siyasi oluşumların çoğunun temelinde
ABD ve Çin arasındaki hegemonya savaşı yer alıyor.
Kaynak: https://www.economist.com/china/2022/08/04/china-sends-missiles-flying-over-taiwan
Tayvan’ın uluslararası statüsü muğlak. Tayvan’ı
tanıyan ülke sayısı sadece 15 ve çoğu dünya siyasetinde etkinsiz ülkeler.
Pelosi, eski Amerikan Temsilciler Meclisi
başkanı Newt Gingrich’in 1997’deki ziyareti sonrasında Tayvan’ı ziyaret eden
ilk Amerikan Temsilciler Meclisi başkanı oldu. Pelosi’nin ziyareti Biden yönetimi
tarafından da onaylanmış değildi. Zira, ABD askeri yetkililerinin ziyarete
olumlu bakmadıkları Biden yönetimi tarafından Pelosi’ye iletilmiş.
Pelosi de Biden gibi bir demokrat. Ziyaret, ABD içinde yaşanan
organizasyonsuzluğun dış politikadaki yansıması olarak dikkat çekiyor.
Pelosi, 1989’daki Tiananmen Olayları’ndan
2 yıl sonra, Tiananmen Meydanı’nda öldürülenleri anmak için bir pankart açmıştı.
Çin’e karşı sert duruşu eskilere dayanıyor.
Çin, kendi iradesi dışında Tayvan ile ABD
arasında herhangi bir ilişki gelişmesini istemiyor. Çin’in “tek Çin politikası”
var. Tayvan da “tek Çin politikasının” bir parçası olarak görülüyor. Hong Kong
da 1997’de aynı politikanın bir parçası olarak Çin yönetimine geçmişti. Ancak,
"tek ülke, iki sistem” prensibi geçerli olacaktı. Yani Hong Kong, Çin’in
yönetiminde olacak ama Hong Kong’un İngiliz yönetimi altında alıştığı yaşam
koşullarına müdahale edilmeyecekti. Tayvan için de zaman zaman "tek ülke,
iki sistem” prensibi gündeme getirilse de, Tayvan’ın ABD açısından da, Çin
açısından da yumuşak bir geçişle Çin yönetimine bağlanması hiç olası değil.
Çin’in lideri Xi Xinping, Komünist Parti’nin
20. Milli Kongresi’nde üçüncü
kez lider seçilmenin planlarını yapıyor. Kongrenin sonbahar
aylarında gerçekleşmesi bekleniyor. Pelosi’nin ziyaretinin Xi Xinping’in kongre
hazırlığı dönemine denk gelmiş olması tesadüf olmasa gerek. Çin’in başına
geçtiğinden bu yana adeta bir Xi Xinping doktrini yaratan devlet başkanı,
ABD’ye karşı yumuşamayan politikalarıyla tanınıyor. Çin Halkı’nın “yeniden
gençleşmesi” projesi ile ülke gündemini yönlendiriyor. Pelosi’nin ziyaretinin
denk geldiği bir başka tarih de var: 1 Ağustos 1927. Çin Halk Kurtuluş
Ordusu’nun 95. Kuruluş yıldönümü.
Xi Xinping döneminde Çin’in milliyetçi yüzü sertleşti.
Dış politikada sertlik taraftarı olan bazı Çin yorumcuları Pelosi’nin
uçağının indirilmesini dahi istemişler.
Çin, Tayvan’ın kendisine dahil edilmesinden
kesinlikle vazgeçmeyecek.
Xi Xinping, Tayvan’ın Çin’e dahil edilmesini Çin Halkı’nın yeniden gençleşmesi
projesinin bir
parçası olarak görüyor. Çin, Tayvan’ı ilerleyen yıllarda mutlaka
kendi yönetimi altına alacak hamleleri yapacaktır.
Tayvan’a ekonomik olarak önem katan iki nokta
var. Tayvan Boğazı, dünyanın en önemli ticari taşımacılık hatlarından birini
oluşturuyor. Boğaz, sadece Tayvan değil, Çin ve Güney Kore için de önemli. Boğazdaki
gemi trafiği füze atışları nedeniyle sekteye uğramış durumda. Tayvan’ın diğer
önemli bir ekonomik gücü, dünyanın en iyi çip üreticisi olmasından
kaynaklanıyor.
Bir yanda Çin, diğer yanda ABD dururken, Tayvan
ne yapıyor? Başkan Tsai Ing-wen, Tayvan’ın özerk olduğunu ve ülkesinin demokrasiyi
savunacağını dile getiriyor. Yani, ABD yanlısı bir tavır içinde. Toplumsal
araştırmalar Tayvan Halkı’nın Çin ile birleşmeye sıcak
bakmadığını ortaya koyuyor.
Rusya-Ukrayna savaşının başladığı günlerde, Çin
ve Rusya arasındaki yakınlaşma dikkat çekiyordu. Hatta, ABD’nin odağını
dağıtmak için Çin’in Tayvan üzerinden ABD’ye karşı bir cephe açma olasılığı
da konuşuluyordu. Ancak, bu cephenin ABD tarafından açılacağı akıllarda yoktu.
Bu cepheyi açan bir Amerikalı oldu: Nancy Pelosi.
Çin, Xi Jinping yönetiminde giderek
otokratikleşen duruşu ile ABD tarafından eleştiri bombardımanı altında. Peki
ya ABD?
Irak’ta nükleer silah olduğu gerekçesi ile
Irak’ı işgal eden ABD idi. Obama döneminde Tayvan’a
silah satan ABD idi. Trump döneminde diyalog ile sorun çözmek yerine
Çin’e karşı ticaret savaşları açan ABD idi. 6 Ocak 2021’de, halkı Amerikan
Kongre Binası’nı basmaya yönlendiren bir başkanın olduğu ülke ABD idi. Aynı
başkan, bugünlerde Beyaz Saray’dan belge çalmakla suçlanıyor. Kısaca, Amerikan
demokrasisi de yaralı. İç politikada giderek tırmanan bir kutuplaşma ortamı
var. ABD, iktidarlardan bağımsız dış politika duruşunda erozyona uğradı.
Sürekli zikzak çizmekte.
Çin, Pelosi’nin Tayvan’ı ziyareti sonrasında tüm
alanlarda ABD ile işbirliğini kestiğini açıkladı.
ABD, Enflasyonu Düşürme Yasası çerçevesinde küresel iklim krizine yönelik
önemli sayılabilecek adımlar atarken Çin ile işbirliğine ihtiyacı var. İklim
krizine yönelik çözümler konusunda dünyanın en büyük iki ekonomisi işbirliği içinde
olmaz ve diğer ülkelere liderlik yapmazsa, konuşacak hiçbir konu yok.
Amerikan iç politikasında tutarlılıkla kararı
alınmamış bir ziyaret kararı gelecekte etkileri ekonomik, siyasi ve askeri
açıdan sert olarak hissedilebilecek derin yaralar bıraktı. Gerek
var mıydı?
Not: Bu yazı, 11.08.2022 tarihinde yazılmış ve daha sonra PolitikYol sitesinde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder