3. Dünya Savaşı bu ölçüde ciddiyetle hiç konuşulmamıştı.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin nereye evrileceğini bilemiyoruz ama bazı olası
önemli ekonomik etkilerini rakamlarla gözden geçirelim.
ABD, İngiltere ve AB ülkeleri özellikle
finansal içerikli yaptırımlarla Rusya’ya karşı harekete geçtiler. Farklı
sektörlerdeki çok sayıda batılı firma Rusya ile iş ilişkilerini kestiğini,
Rusya’daki operasyonlarını durdurduğunu ve/veya Rusya’da iştiraki olan
şirketlerdeki hisselerini satacağını açıkladı. Bu gelişmeler, Rus ekonomisi
için son derece ciddi tehditler. Ancak, yaptırımlar Rusya’nın uluslararası
ödemeler sisteminden çıkarılmasını ve enerji ihracatı kısıtlamasını kapsamadığı
sürece sınırlı etki yapabilir.
Nitekim, Rusya’nın belli başlı bankaları uluslararası ödeme sisteminden (SWIFT)
çıkarıldı. Fakat, enerjide yaptırımın denklemi farklı.
Enerji konusunun iki önemli boyutu var: Rus
ekonomisinin enerji ihracatı olmadan ayakta kalma şansının olmayışı ve Avrupa
ekonomisinin Rus enerjisi olmadan nasıl ekonomik performansını sürdürebileceği
sorusu. Karşılıklı bağımlılık, enerji ile ilgili kozların kullanılmasında
Rusya’ya da, batıya da adım atmak konusunda zorluk çıkartıyor. Avrupa’nın doğal
gaz ithalatının %40’ı ve petrol ithalatının %30’u Rusya kaynaklı.
Avrupa, enerjide Rusya’ya bağımlılıktan
kurtulmanın yollarını arıyor. Fakat, bir Almanya faktörü var ki, buna aşağıda
değineceğiz. Geçtiğimiz ay, ABD’nin Avrupa’ya LNG ihracatı ilk kez Rusya’nın
Avrupa’ya ihracatının üzerine
çıktı. ABD, dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz üreticisi
konumunda. Dolayısıyla, küresel enerji güvenliğinin çok önemli belirleyicilerinden.
Enerjideki güç, uluslararası ilişkilerde strateji belirlemede de büyük bir güç
unsuru oluyor.
Rusya’nın Ukrayna’dan geçen boru hatlarındaki
enerji ihracatını kesmesi durumunda, Avrupa’nın enerji açığı ABD tarafından kapatılabilir.
Ancak, Rusya’nın Avrupa’ya ihracatının tamamını durdurması halinde, Avrupa’nın
kömür ve nükleer enerji kaynaklı enerji üretimine de yönelmesi gerekecek.
Fakat, Rusya’nın Avrupa’ya enerji ihracatını tamamen durdurması mümkün değil.
Aksi halde, dünyadan giderek kopan ekonomisini çok daha olumsuz bir noktaya sürükleyecek.
Rusya’nın Avrupa’ya gaz sevkiyatı büyük ölçüde Ukrayna’dan
geçen boru hatları sayesinde gerçekleşiyor. Kuzey Akım-2 boru
hattının özel bir önemi bulunuyor. Kuzey Akım-2, Rus gazını Baltık Denizi
üzerinden doğrudan Almanya’ya bağlıyor.
Kuzey Akım-1, Baltık Denizi üzerinden
Rusya-Almanya enerji bağlantısını kuran ilk boru hattı ve 2011’den bu yana
faaliyette. Kuzey Akım-2, 1.230 kilometrelik uzunluğu ile dünyanın deniz
altında inşa edilmiş en uzun boru hattı. Mayıs 2018’de başlayan inşaat Eylül
2021’de sona erdi ve €9.5 milyara mal oldu. Hattın sahibi, Rusya’nın Gazprom
firması.
Almanya, son kalan nükleer enerji santrallerini
2021’in son aylarında kapattı. Bu hat üzerinden gelen gazın Avusturya, İtalya
ve diğer Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine dağıtımı planlanıyordu. Ancak,
Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasıyla hattın lisanslaması Almanya tarafından durduruldu.
Kuzey Akım-2, Almanya’nın diğer Avrupa Birliği
üyesi pek çok ülkeyle ve ABD ile fikir uyuşmazlığı yaşadığı bir proje oldu.
Almanya’nın müttefikleri, enerjide Rusya’ya fazla bağımlı hale gelineceği ve
Putin’in elini güçlendireceği düşüncesiyle Almanya’ya itiraz ettiler. Ancak
Almanya, konuya sadece ekonomi cephesinden baktığını belirtti. Yaptığı hatayı da
şimdi fark etmiş olmalı.
Dünya ekonomisinde Rusya’nın önemli bir ağırlığı
yok. Küresel gelir üretimindeki payı, dünyanın önemli enerji ihracatçılarından
biri olmasına rağmen sadece %1.7.
Rus ekonomisinin büyüklüğü, ABD’nin Texas
eyaletininkinden küçük.
Rusya, enerji ihracatından elde ettiği geliri
ihtiyaç duyduğu mal ithalatına harcayarak yaşıyor.
Bu nedenle, batının yaptırımlarının Rus ekonomisine çok önemli hasar verme
potansiyeli bulunuyor. Art arda açıklanan yaptırımlar sonrasında Rus
Rublesi’nin çökmesi Rusya’nın ayakta kalabilmek için ihtiyacı olan ithalatın
maliyetini artırdı.
Rus ekonomisi için Polonya’nın stratejik bir
önemi var. Polonya, Rusya için Beyaz Rusya üzerinden karayolu ile Avrupa’ya
ulaşmada bir köprü görevi görüyor. Polonya bu geçişi kapatırsa, Rus ekonomisi
için bir başka ağır darbe
daha ortaya çıkmış olur. Zira, alternatif ulaşım hattında savaşın olduğu
Ukrayna var.
Savaşın etkileri ve Avrupa hattının lojistik
açıdan kapanması ihtimali, uluslararası konteyner taşımacılığı maliyetlerini
yükseltme potansiyeline sahip. Savaşın enerji fiyatlarını artırıcı etkilerine lojistik
kaynaklı maliyetler de eklenecek olursa, küresel enflasyon sorunu
derinleşebilecek. Kovid-19 krizinden çıkış süreci enerji fiyatlarını önemli
ölçüde artırırken, yine aynı krizin ortaya koyduğu tedarik zincirleri ve navlun
fiyatlarının yüksekliği sorunu enflasyonist baskıları zaten canlı tutmaktaydı.
Putin, Ukrayna konusu henüz bir kriz
aşamasındayken ve savaşa dönüşmemişken Rus ekonomisini sağlama almaya çalıştı.
En önemli önlem, merkez bankasının yabancı para rezervlerini güçlendirmek oldu.
$631
milyarlık rezerv birikimiyle ekonomik büyüklüğünün 1/3’üne denk
gelen bir yabancı para yığınağı yaratıldı. Rusya, dünyanın en yüksek yabancı
para rezervine sahip dördüncü
ülkesi konumuna ulaştı. Rezervlerin %16’sı Amerikan Doları ile sınırlandırıldı
ve kalan kısmı Euro, Renminbi ve altından oluşur hale getirildi. Ülkenin borcu,
rezervlerin 2/3’ü ile sınırlandı. İç borçlar, Amerikan Doları ağırlıklı para
birimi kompozisyonundan Ruble ağırlıklı bir kompozisyona getirildi. Rusya,
enerji dışında, önemli bir alüminyum, bakır ve buğday ihracatçısı.
Yaptırımlar ve batılı şirketlerin Rusya ile
ilişkilerini kesmeye yönelik açıklamaları, Rusya’nın aldığı önlemlere rağmen
ekonomisini ağır olumsuzlukların içine sürükleyecek. Önlemler, ancak kısa
vadeli direnç yaratabilir. Rusya, yaptırımlar çerçevesinde elindeki ekonomik
imkanların tamamını da serbestçe kullanamayacaktır.
2 Mart 2022 günü, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi üyesi 141 ülke Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonlarını
sonlandırmasını talep etti. Bu
talebe, Rusya, Beyaz Rusya, Kuzey Kore, Eritre ve Suriye itiraz eden 5 ülke
oldu. 35 ülke çekimser kaldı. Çekimser kalanlar arasında Çin ve İran dikkat çekiyor.
Çin’in Ukrayna ile arasındaki ticaret hacmi, Ukrayna’nın Rusya ile arasındaki
ticaret hacminden büyük.
Çin’in Avrupa Birliği ile ticaret hacmi 2020’de ABD’nin önüne geçti.
Ticari ilişkilerin yarattığı denklem, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
oylamasında Çin’in çekimser kalma nedenini ortaya koyuyor.
Savaşın yarattığı uluslararası strateji
dengeleri son derece karmaşık bir tablo ortaya koyuyor. Öngörülemeyen çok
sayıda gelişme var ama şurası kesin ki, Rusya çok yalnızlaşıyor.
Not: Bu yazı, 03.03.2022 tarihinde yazılmış ve daha sonra PolitikYol sitesinde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder