Bu yazı, 14 Ekim 2021 tarihinde, PolitikYol’da yayınlanan Dönüşen Para, Bankacılık Sistemi ve Merkez Bankası’nın Geleceği başlıklı yazımın devamı niteliğindedir.
Bankacılık dışındaki finansal kuruluşların (BDFK)
küresel finansal düzendeki ağırlığı giderek artmaktadır. BDFK’lar, bankaların bugüne
kadar sürdürdükleri ana faaliyet alanlarına giren işlemlere aracılık etmeye
başlamışlardır. Süreç, özellikle Covid-19 krizi ile beraber ivme kazanmıştır.
Bu yazının amacı, son derece karmaşıklaşan
dijital para ve varlık düzenini açıklamak değildir. Konuyla ilgili temel
kavramlara ilişkin açıklamalar, aşağıdaki kaynaklar arasında kısmen bulunabilir.
Üç yazıdan oluşacak bu yazı dizisinin amacı,
para politikası yönetiminin hangi kanallar aracılığı ile gerçekleşebileceğine
dair bugüne ve yakın geleceğe ait gündem başlıklarını ortaya koymaktır. Bu
anlamda, konunun hukuki boyutunu yakından ilgilendiren süreçlere ilişkin konu
başlıkları da doğal olarak gündeme gelmek durumundadır.
Bankaların ödemelere aracılık etmek, kredi
kartı hizmeti sunmak, kredi vermek, yatırım danışmanlığı yapmak gibi alanlarda
faaliyetleri bulunmaktadır. Bu faaliyetlerini sürdürürken, mevduat toplamak
gibi önemli bir yetkiye sahiptirler. Bu yetki, kamu otoritesinin ilgili kurumu
tarafından her ülkede bankalara lisanslama yoluyla verilir. Bankalar, mevduat
toplama yetkisi ile sağladıkları kaynakları kredi vermek suretiyle kar elde
ederler.
Finansal sisteme son yıllarda dahil olan
BDFK’ların teknoloji platformları öncelikli olarak para transferlerine aracılık
ederek bankaların faaliyet alanlarına alternatif oluşturmaya başladılar.
Küresel ekonominin en büyük iki ülkesi olan Çin ve ABD, sürecin liderliğini
yapan ülkeler oldu.
BDFK’ların küresel ölçekte hangi noktadan hangi
noktaya ulaştığını görebilmek için verilere ihtiyacımız var.
BDFK’ların küresel ölçekteki varlık toplamı
2007 yılında $100 trilyon idi. 2019’da, %100’lük bir artışla $200 trilyona
ulaştı. Varlık toplamının 2007’de küresel milli gelire oranı %172 iken, 2019’da
%228 oldu.
Küresel ölçekte bankaların yıllık gelirleri $3
trilyon seviyesinde ve sermaye karlılıkları %5-6 aralığında iken, BDFK’ların
yıllık gelirleri $2.5 trilyon ve sermaye karlılıkları %20 düzeyine ulaşmış
durumda. Sermaye karlılığında böylesine büyük bir farkın nedeni, bankacılığın mevzuat
gereği tüm dünyada sermaye yoğun bir sektör olması ve sınırları çok belli kanun
ve denetimlere tabi olması. Oysa BDFK’ların tabi oldukları hukuki hükümler
bankacılık sistemine göre çok gevşek ve denetim mekanizmaları da yine
bankacılığa göre çok daha zayıf.
Çin’de, AliPay ve WeChat Pay finansal teknolojinin
başını çeken kuruluşlar. AliPay’in 2019 itibarıyla 1 milyar aktif kullanıcısı
bulunuyor ve aynı yıl içinde $16 trilyonluk ödemeye aracılık etti. Rakam, yine
aynı yıl içinde ödemelere aracılık eden PayPal’in 25 katına tekabül ediyor.
PayPal, Çin dışındaki en büyük ödeme platformu olma özelliğine sahip. Çin’de,
mobil ortamda gerçekleşen tüm işlemlerin %90’ı AliPay ve WeChat üzerinden
gerçekleşir hale geldi.
BDFK’ların, yukarıdaki rakamların gösterdiği
ölçüde tercih edilmesinin önemli bir nedeni işlem maliyetlerinin düşüklüğü. BDFK’ların
ödeme platformlarını kullananlar, ödeme tutarının %0.1’i gibi bir ücretle işlem
gerçekleştiriyorlar. Durum, bankaların da ödemelere aracılık ederken önceki
dönemlere göre daha düşük ücretler talep etmelerine neden oluyor.
BDFK’lar, para transferlerine aracılık etmenin
ötesine geçerek kredi vermeye de başladılar. Bankacılık sistemi, kredi vermek
için müşterilerinden maddi değer ifade eden teminatlar talep ederken, BDFK’lar
ödeme sistemi içinde elde ettikleri verileri analiz ederek müşterilerinin
kredibilitelerini ölçümlüyorlar. Dolayısıyla, müşterilerin ödemelerine ve
borçlarına bağlılıklarının derecesi, kredibilitenin sağlanması konusunda maddi
değer ifade eden teminatların yerine geçmiş oluyor. İşlem maliyetlerinin yanı
sıra, teminat koşulları da bu platformların kullanıcıları için daha cazip bir
hal alıyor.
Bankalar, kredi ürünlerini satarken, varlık
yönetimi ve/veya sigorta ürünleri gibi finansal ürünlerle de müşterilerine
satış yaparak kar elde etmek istiyorlar. BDFK’lar bu alanlara da girmeye
başladılar. Alibaba’nın iştiraki olan Ant Group 2014’ten bu yana tüketici
finansmanı hizmeti verirken, Yu’e Bao adında bir para piyasası fonu kurarak
finansal yatırım hizmetlerine de girmiş bulunuyor. Buradan da hayat, araç ve
sağlık sigortası ürünlerine yönelik satışlar da yapılabilir hale gelmiş oluyor.
BDFK’lar, bankaların asli ve çapraz satış alanlarında giderek yayılıyorlar.
Ant Group, tüketici finansmanı hizmeti yoluyla
verdiği kredileri paketleyerek finansal varlığa da dönüştürüyor. Yani, verdiği
kredilerin alacaklarının teminat oluşturduğu bir menkul kıymetleştirme
(securitization) işine de soyunmuş oluyor.
BDFK’ların finansal sistemde giderek artan
ağırlıkları söz konusu. Ancak, bankaların sahip oldukları ağır hukuki yapıdan,
yaptırımlardan ve denetimlerden uzaklar. Özellikle Çin, devlet denetiminin çok
güçlü olduğu ekonomi yönetimi anlayışıyla, bu firmaların faaliyetlerini
kısıtlamak noktasına kadar uzanan uygulamalar içinde olabiliyor.
Finansal istikrar için finansal kuruluşların
denetimi kritik bir öneme sahip. Denetim, faaliyet kısıtlamak yerine, finansal
sistemdeki kurumlar arasında eşit rekabet koşulları ve adalet sağlamak amacıyla
güçlü olmalı. Bu anlamda, yetersiz hukuki düzenlemelerin ve denetimlerin olduğu
BDFK’lar mutlaka regülasyon sahası içine alınmalı.
Çin’in ve ABD’nin koşulları dünyanın diğer
ülkelerine göre çok önemli farklılıklar arz ediyor. Bu nedenle, gelişmekte olan
ülkeleri bu yazıda anlatılan gelişmeler çerçevesinde değerlendirirken Çin’den
ayırmak gerekiyor. Gelişmekte olan ülkelerde bankacılık sisteminin ağırlıkta
olduğu finansal yapılar var ve bu ülkelerin sermaye piyasaları gelişmiş
ülkelerdeki kadar derin değil. Ancak teknoloji, özellikle teknolojiye uyumu çok
yüksek kültürlerde çok hızlı ilerleme ve yayılma gösteriyor. Teknolojiye dayalı
her tür ürünün kullanımı da aynı ölçüde yayılıyor. Bu nedenle, bu ülkelerin
hukuki düzenlemeler konusunda düşünmeleri gereken çok sayıda başlık var. Kanun
yapıcıların piyasa gelişmelerini doğru anlamaları, doğru düzenlemelerin hayata
geçirilerek teknolojik, ekonomik ve istikrarlı gelişmeye katkı sunmaları
açısından çok önemli.
Yazının başında ifade edildiği üzere, bu yazı
dizisinin amacı para politikası yönetiminin hangi kanallar aracılığı ile
gerçekleşebileceğine dair bugüne ve yakın geleceğe ait gündem başlıklarını
ortaya koymak. İlk iki yazıda ana başlıkları ve küresel gelişmeleri bazı kritik
verileri kullanarak ortaya koymuş olduk.
Son yazıda, bankaların ve merkez bankalarının hangi
sürece evrilme olasılıkları olduğunu analiz edeceğiz. Dijitalleşme, kripto
varlık, dijital para birimleri konularının en önemli noktası para politikasının
yönetiliş tarzında ortaya çıkabilecek değişiklikler. Merkeziyetsiz finans
kavramı çerçevesinde, konunun para politikası yönü atlanıyor. Küresel sisteme
başkaldırma motivasyonu, parasal ve finansal istikrarın önemini arka plana
attırıyor olsa gerek.
Kaynaklar:
The Book – The Future of
Money (futureofmoneybook.com)
How
fintech will eat into banks’ business | The Economist
Kripto
Paralar ve Dijital Para Birimleri (arda-tunca.blogspot.com)
On money, debt, trust and central
banking (bis.org)
Understanding the role of debt in
the financial system (bis.org)
Not: Bu yazı, 20.10.2021 tarihinde yazılmış ve
daha sonra PolitikYol sitesinde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder