Tam Pfizer ve BioNTech firmalarının ortaklaşa buldukları aşının teknolojisi ile ilgili okumalar yapıyordum ki bir aşı haberi daha geldi. Bilimle ilgili yazıları, anlayabildiğim dilde anlatan gazete ve dergilerden okumayı seviyorum. Fakat, Kabataş Erkek Lisesi’nden sınıf arkadaşım Prof. Dr. Özgür Artunay ile bu konuları tartışmayı ayrıca seviyorum. Bir hekim olarak kendi alanında çok okuma yaptığı ve konuları benim anlayabileceğim dilden bana aktardığı için Covid-19 günlerinde kendisinden çok faydalanıyorum. Bilimsel araştırmalar üzerine okuma yapmayı sevsem de virüsün ne zaman biteceğine dair öngörülerde bulunabilmek ekonomi için de beni fazlasıyla ilgilendiriyor. Konuyu bu kadar deşmemin nedeni, kendi alanımla ilgili çıkarsamalar yapmaya çalışmak ve biraz da tarihe not düşme isteği. Hiç bilmediğimiz, öncesi olmayan günlerden geçmekteyiz zira.
Özgür’ün bana anlattıklarından yola çıkarak şu sonuca
rahatlıkla varabiliyoruz: Pfizer ve BioNTech firmalarının ortaklaşa bulduğu
aşıyı olmakta bir sakınca yok. 16 Kasım 2020 itibarıyla, Moderna adlı firma da
aşıyı bulanlar listesine eklendi.
Özgür Artunay der ki, Rus ve Çin aşıları virüsün
zayıflatılmış halini içeriyor. Virüsler üredikçe yaşarlar. Pfizer ve BioNTech
firmalarının ve Moderna’nın bulduğu aşıların çok önemli bir özelliği var:
virüsün üreme yeteneğini durduruyor. Bunu, mRNA adı verilen çok üstün ve yeni bir
teknoloji sayesinde gerçekleştiriyor. Sözü edilen mRNA teknolojisindeki “m”
harfi, İngilizce’deki “messenger” kelimesine atıfta bulunuyor. Türkçe anlamı
ise haberci.
mRNA teknolojisi ile insan vücudunun bir protein üretmesi
ve bu proteinin Covid-19 virüsünü sarması sağlanıyor. Aslında virüs, bu
proteinden beslenerek insan hücrelerine nüfuz ediyor. Ancak, proteinin virüsü
sarması ile herhangi bir virüsün diğer virüslerle iletişime geçerek üremesi
engellenmiş oluyor. Virüs üreyemeyince, ölüyor. Nitekim, benzer bir mantıkla
kanserin önüne geçilmesi de üremenin durdurulması ile ilgili. İnsan vücuduna mRNA
enjekte edildiğinde, virüsün yüzey yapılarına karşı antikor oluşması
sağlanıyor. Aşağıdaki görüntü, aşının ne yaptığını anlatıyor.
Moderna firmasının aşısının da yolda olduğunu bir önceki yazımda (https://arda-tunca.blogspot.com/2020/11/covid-19-ass-haberi.html) dile getirmiştim. Pfizer ve BioNTech tarafından bulunan aşının etkinliği %90 iken, Moderna aşısınınki %94.5. Ancak, daha sonra yapılacak test çalışmalarıyla etkinliğin düzeyi belli bir ölçüde değişebilir.
Pfizer ve BioNTech aşısına ilişkin bazı soru işaretleri,
Moderna’nın aşısı açıklanırken cevap bulmuş durumda. Bu soru işaretlerinin de
neler olduğunu önceki yazımda yazmıştım. Pfizer ve BioNTech aşısının muhafaza
edilmesi için -700C ila -800C aralığında sıcaklık gerekiyor
idi. Moderna ise 20C ila 80C arasındaki muhafaza ısısı
ile bu sorunu ortadan kaldırmış. Ancak bir ay için. Aşıyı altı ay muhafaza
etmek için -200C gerekiyor.
Moderna, bu yılın sonuna kadar 20 milyon doz, 2021’de ise
500 milyon ila 1 milyar doz arasında aşı temin edebileceğini dile getiriyor. Pfizer
ve BioNTech aşısının da 2021’de 1.3 milyara kadar çıkabileceği düşünüldüğünde, önemli
miktarda doz yolda demektir. Yeterli mi? Hala yetersiz ama Astra Zeneca ve
Oxford Üniversitesi de ortaklaşa çalışmalarını sürdürüyor. Sanofi ve GSK
firmaları da çalışmaktalar. Johnson & Johnson firmasının çalışmaya devam
ettiği biliniyor. Henüz çok duyulmamış ama çalışmalarına devam ettiği bilinen
çok sayıda başka firma da var.
Moderna aşısında, Pfizer ve BioNTech aşısına göre daha fazla bildiğimiz neler var? Yüksek risk grubundaki kişiler, yaşlılar ve çok farklı etnik kökenden insanlar üzerinde de etkili olduğu görülmüş. Her iki aşının bir karşılaştırması da aşağıdaki tabloda verilmiş.
Komplo teorisyenlerini de rahatlatacak bilgiler mevcut. The Guardian’ın haberine göre, aşıyı olanların %2.7’si aşının yapıldığı noktada ağrı hissetmiş. Yine aynı grubun %9.7’si halsizlik ve yorgunluk, %9’u kas ağrısı, %5’i mafsal ağrısı hissetmiş. Diğer kategoridekilerde görülen diğer yan etkiler ise, aşının yapıldığı noktada hafif ağrı ve kızarıklık. Komplocuların aşı ile iddialarını hatırlayıp değerlendirme yapmayı sizlere bırakıyorum.
Yukarıda anlatılanlar ile ilgili her firma kendi
açıklamasını yapacak ve aşılarının avantaj ve dezavantajlarını
vurgulayacaklardır. Dış basından öğrendiklerim ve Özgür Artunay’ın bana
anlattıkları bunlar. Moleküler biyolojinin müthiş bir alan olduğunu ve
kendisinde büyük bir heyecan yarattığını aktarıyor bana konuşmamızda. Kendisi,
göz doktoru.
Yukarıdaki gelişmelerle, artık aşının giderek yayılmasını
beklemekten başka yapacak birşeyimiz olmadığını söyleyebiliriz. Fakat, aşının
köşedeki bakkala kadar düşmesini beklerken umutlu olacağız ama zayiat vermemek
için maske, mesafe ve hijyen kurallarına azami ölçüde dikkat edeceğiz.
Bu arada, BioNTech firması tarafında iki Türk aşının bulunmasına
imza atarken, Pfizer’in CEO’sunun Yunan olduğunu da belirtmekte yarar olduğunu
düşünmekteyim.
Aşıların bulunmasına ilişkin haberlerin ortaya çıkması, önce
piyasalar, sonra da ekonomiler üzerinde etki yapacaktır. Hatta, piyasalarda
etkiler görülmeye başladı. ABD tahvillerinin faizleri yükseldi. Çünkü, bazı
sektörlerde gelecekte yeniden çarkların döneceğine dair beklenti ve umut
güçlendi ve fonlar bu firmaların hisse senetlerine yöneldi. Altının ons fiyatı
$2.100’e yaklaştığı günlerden şimdi, $1.890’a yakın seviyelere geldi. Üretim ve
lojistik sektörü için önemli bir girdi olan petrol fiyatları yükseldi. Sanayi
için çok önemli bir emtia olan bakır fiyatları yükseldi. Kısaca, piyasalarda
paranın yönü değişmeye başladı.
OECD, aşının 2021’in başlarına yetişmesi halinde 2021’in
küresel büyüme oranının %7 olacağını dile getiriyordu. Aksi halde, %5 olacağını
tahmin etmişti. Aşı, 2020’nin sonunda ortaya çıktı.
Kişisel bilim okumalarımı bazen derleyip toplamak için
yazarım ama Covid-19 ile ilgili gelişmelerin ekonomi üzerindeki derin etkileri,
bu konuya biraz daha özel eğilmeme neden oluyor. Konuyu, uzmanlarından
öğrendiğim ve konunun uzmanı olmayan bizlerin anlayabileceği bir hale getirip
aktarmak istedim.
Yorumlar
Yorum Gönder