2020 yılını hiç unutamayacağız. Unutmak istesek de mümkün
olamayacak. Yaşamım boyunca tarihe geçen hangi olaylara tanıklık ettiğimi
düşündüğümde şunları sıralayabiliyorum: 12 Eylül 1980 ihtilali, 1989’da
başlayan dünya genelinde komünist/sosyalist sistemden kapitalizme geçiş süreci ve Berlin Duvarı’nın yıkılışı, Türkiye’nin 2001 krizi, 2008’de Büyük Resesyon’un
başlangıcı ve 2020’de korona salgını. Tarihe geçecek “çok önemli” nitelemesinde
bulunabileceğim beş gelişmeden birinin başlangıcını 2020’de yaşadık.
Korona salgını ile dünyada neler yaşadığımızı çeşitli yazı
başlıkları ile değerlendirmeye aldım. Önceki yazıların bağlantılarını bu
yazının sonunda paylaşmaktayım.
2020 itibarıyla, böylesine büyük ölçekli bir salgın ile baş
edebilmek konusunda tecrübesi olan bir nesil hiçbir ülkede yoktu. Bu nedenle, salgının
yönetimini başarı ile sürdürebilen ülke sayısı son derece az sayıyla sınırlı kaldı.
Salgın ile gelişen çok sayıda süreç yeni ortaya çıkmadı ama
ilerleyişleri hızlandı. Teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin gelişmiş
dünyada ortaya çıkardığı rekabet koşullarını zayıflatan unsurlar, salgın
sürecinin belki de en yoğun tartışılan konu başlıkları arasında yer aldı.
1990’lı yıllarda kişisel bilgisayarların kullanımı yayıldı.
2000’lerde dünya sosyal medyanın ve akıllı telefonların kullanımı ile tanıştı.
2010’larda bulut ve yapay zeka teknolojileri gelişti. Tarihte, bu üç aşamanın
tamamı kadar insanoğlunun günlük yaşamını bu kadar derin, bu kadar yaygın ve bu
kadar kısa sürede etkilemiş başka teknolojik gelişmeler yaşandı mı? Galiba
hayır.
Teknolojik gelişme sürecinin artan hızla etkilediği üretim
ilişkileri çok kısa sürede çok büyük boyutlara ulaşan teknoloji firmaları
yarattı. Bu firmaların piyasa değerleri, onlarca yıldır ve hatta yüzyıldan
fazla süredir var olan çok sayıda firmanınkinin üzerine çıktı.
Şubat 2020 itibarıyla, Alphabet, Amazon, Apple ve Microsoft
firmalarının her birinin piyasa değeri $1 trilyonun üzerine çıkmıştı. Şubat
2019’dan Şubat 2020’ye uzanan süreçte Facebook’un
da dahil olduğu bu teknoloji devlerinin toplam piyasa değeri %52’lik bir artışla
toplam $2 trilyon civarında artış kaydetmiş ve $5.6 trilyonluk toplam değere
ulaşmıştı. Bu değer, Almanya’nın tüm hisse senedi piyasası değerinin
üzerindeydi. Salgının etkilerinin henüz ortaya çıkmadığı ama çıkmaya başladığı
sürecin ilk evrelerindeki değerler bunlardı. Söz konusu firmaların 2020 yılının
sonu itibarıyla ulaştıkları toplam değer hemen hemen $7.2 trilyon. 2020 yılı
başından bu yana kaydedilen artış yaklaşık olarak %46 oranında. Bu şirketlerin toplam değeri S&P 500'ün toplam değerinin hemen hemen %22'sine ulaşmış durumda.
Yukarıdaki değerleri verme nedenim borsa endeksleri üzerine tespitler yapmak değil. Amaç, bu firmalar üzerinde yoğunlaşan değerlere ve
salgın öncesinde ve sırasında bu firmaların önderlik ettiği azalan rekabet koşullarına
işaret etmek. Firmaların borsa değerleri rekabetteki azalmanın bir kriteri
değil ama söz konusu firmaların rekabeti azaltan ve piyasada hakimiyet
kurmalarını sağlayan gelişmelerin bir sonucu. Böylesine çarpıcı rakamlara
atıfta bulunmamak mümkün değil.
Söz konusu firmaların sahip oldukları teknoloji, veri ve
fikri mülkiyet hakları geçmişte geliştirilmiş çok sayıda teknolojiye göre daha
zor kopyalanabilir ve taklit edilebilir özelliklere sahip. Bu teknolojilere uygulama alanı açmak
için gereken işgücü nitelikleri çok yüksek.
Artan hızda gelişen ve taklit edilebilme özellikleri düşük olan teknolojiler az sayıda firmanın sahipliğinde olunca, rekabet koşullarının
zayıfladığı bir dünya ortaya çıktı. Durum, ücretli işgücünün milli gelirden aldığı payı
düşürdü. Ancak, bu noktada işgücünün payı ifadesinin altını çizmek gerekiyor. Zira,
bu firmalarda çalışan işgücünün ücret ortalaması çok sayıda farklı endüstrilerde çalışan
işgücünün ücret ortalamasının çok üzerinde. Emeğin yerine geçen algoritmaları
üreten emek pahalı ve ucuz emek algoritmalarla sistem dışına itiliyor.
Teknoloji firmalarının küresel piyasalardaki hakimiyetinin
politik yansımaları da söz konusu. ABD’nin, bu firmaların gücünü uluslararası
ilişkiler bağlantılı olarak nasıl kullanmak istediği, bir tartışma konusu. Bu
firmalar, dünyanın her yerindeler ve ellerinde dünyanın her yeri ile ilgili
veri bulunuyor.
ABD’nin işgücü piyasası çok önemli bir yapısal değişim
yaşadı ki bu değişimin temelinde teknolojik gelişmeler büyük rol oynadı. Ancak,
ilginçtir ki düşen bir verim söz konusu. 2000’li yılların başından itibaren
gelişen teknolojilerin verim artışı yaratacağı düşünülürken tam tersi
oldu ve bu konuda belki de binlerce makale yazıldı. Bunun da anlamı,
gelişen teknolojilerin türlerinin ne gibi özelliklere sahip olduğunun da çok
sayıda değişkenin belirleyicisi olabildiği. Sermayenin ve teknolojinin giderek
daha sınırlı noktada yoğunlaşmasıyla artamayan bir verim ve tam zamanlı
işlerden yarı zamanlı ya da geçici işlere yönelen bir Amerikan işgücü
piyasasının gelişimi. Sonuç: artan gelir eşitsizliği.
2008 sonrasındaki dünyada demokrasi süratle geriledi. Teknolojik
gelişmelerle işgücünün gerileyişi, gelir dağılımındaki bozulmalar ve finans
kapitalin yarattığı 2008 krizi dünyayı bir başka noktaya götürmüştü. Toplumların
yerele odaklanmasını istediği liderlerin iktidara gelişiyle popülist
söylemlerin destek bulduğu bir dünya çıktı ortaya. Şimdi ise, salgınla gelen
bambaşka bir kriz var artık.
Teknolojinin devre dışı bıraktığı işgücünün koşulları
salgın ile daha da ağırlaşıyor. Burada, “devlet” kavramının bundan böyle nasıl
bir role soyunacağı geleceğin toplumsal yapılarının belirleyicisi olacak. Rekabeti
kırarak hakim konuma gelen teknoloji şirketlerinin yarattığı ortamda daha fazla
dijitalleşme ile işgücünün gideceği yeri belirleyen büyük ölçüde “devlet”
kavramı olacak. Durumun, küresel boyutta ele alınması zorunluluğu söz konusu. Ancak,
nasıl gerçekleşebileceği büyük bir soru işareti olarak duruyor. Çok sayıda
devlet, ekonomilerinin birbirleriyle kıyasıya rekabet edebilmesi için
dijitalleşme projelerini desteklerken, teknoloji firmalarına ellerindeki
verilerin gücünü ve piyasa hakimiyetini suiistimal etmekten dolayı cezalar
kesmekteler.
Devletin rolü, ağırlığı gibi konular özellikle 1980'lerden sonra gelişen küreselleşme ortamında sürekli tartışılan bir konu başlığı oldu. Tecrübeler gösteriyor ki, demokrasiyi üst düzeye çıkaran ama güçlü olan devletlerin ekonomiye katkıları önemli ölçüde olumlu. Norveç, İsveç, Almanya gibi örnekler var. Ancak, devlet kavramının dünyadaki gelişmeleri iyi algılaması, buna göre planlı olması kendisine güç veriyor. Bu gücün hangi niyetle kullanıldığının önemi büyük. Demokrasinin üst düzeyde olması ve kendi vatandaşlarına nitelikli hizmetler sunabilmesi halinde devletlerin ekonomideki olumlu katkıları yadsınamayacak bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Bundan sonraki dünyanın nereye evrileceğini kestirmek çok
güç. Paul Sweezy ve Paul Baran’ın iddia ettiği üzere sermaye tekelci mi, yoksa Schumpeter’in
iddia ettiği üzere yaratıcı bir yıkım mı yaşamaktayız?
Covid-19 salgını ile süreci ele alan
önceki yazılar:
Covid-19 ile Değişen Dünya ve Değişen
Koşullar
Covid-19 ile Değişen Dünya ve Değişen Koşullar (arda-tunca.blogspot.com)
Nedenleri ve Sonuçlarıyla Düşük Faiz
Ortamı
Nedenleri ve Sonuçlarıyla Düşük Faiz Ortamı (arda-tunca.blogspot.com)
Tedarik Zincirlerinin Covid-19 İle Değişimi
Tedarik Zincirlerinin Covid-19 İle Değişimi (arda-tunca.blogspot.com)
Hocam yazılarınızda satırların arası çok açık okuyamıyoruz. Kitap tarzında bir satır aralığı olursa okumak kolaylaşır. Sitenizin yine görünümü çok güzel olmuş.
YanıtlaSil.com uzantı da alsanız çok iyi olur ama siz bilirsiniz.
Teşekkürler.
Satır aralarının geniş olması daha okuma olanağı sağlamaz mı? Bir ilgileneyim bu konuyla yine de.
SilSite için, blogspotun verdiği formatlarla sınırlıyım.
.com uzantısını almak istiyorum ama ilgilenecek vakit bulamıyorum. Bir ara umarım.
Ben teşekkür ederim.
Şimdi bu konu için sıkıştırıyor olmayım. Fakat alan adı satın alıp yüksek fiyat isteyen simsarlar var. Kol geziyorlar. Sizin adınız.com uzantısını almasınlar diye yazıyorum.
SilSenelik 50 lira inanın para değil. Blogspotda dizine eklenme sorunları da oluyor.
Bu siteyi neden yeni açtınız ki. Eskiden devam etseydiniz daha iyi olurdu.
Yayın metin satırı yüksekliği var. maks 24 iyidir. Punto 14 iyidir.
Blog işlerinde yardıma ihtiyacınız olursa destek olurum.
10/2020 tarihinden önce yazdığınız yazılarınız arşivde görünmüyor.
YanıtlaSilBu siteyi Ekim'de açtım çünkü.
Sil