Ana içeriğe atla

Damdan Düşen Adamın Hikayesi: İzafiyet Teorisi

Bir binanın tepesinden bir adam düşer. Yumuşak bir çöpün üzerine iniş yapar. Kazayı ufak tefek berelerle şans eseri atlatır. Bu kazayı, yine şans eseri izleyen biri vardır. Kazayı görür ve derin düşüncelere dalar. Son derece karmaşık fikirler matematiksel formüllere dönüşür. Ortaya bir teori çıkar. Kazayı şans eseri izleyen kişi Albert Einstein ve karmaşık fikirlerin matematiksel formüllere dönüşümünün adı da izafiyet teorisidir.

6 Kasım 1919 günü, Royal Society'de bir toplantı gerçekleşir. Bu toplantıda, izafiyet teorisi konuşulmuştur. 2 Aralık 1919 tarihli The New York Times gazetesinde ise, Einstein ile bir röportaj yapılır. Bu röportajda Einstein mümkün olduğunca basit bir dille izafiyet teorisini anlatır.

İzafiyet teorisi, insanın evreni algılayış biçimini değiştirmiştir. Einstein, The New York Times'ın röportajında izafiyet teorisinin Newton'un yerçekimi teorisi kadar devrimsel özelliğe sahip olduğu iddiasına mütevazi bir tavırla itiraz eder. İzafiyet teorisinin, Newton'un teorisini tamamlayıcı özellikler taşıdığını belirtir.

Newton, kafasına düşen bir elma ile, Einstein ise damdan düşen bir adam ile teori geliştirmişlerdir. İzafiyet, zaman ve mekan kavramlarının cisimlerin hareketi ile belirlendiği tezine dayanıyor. Galileo ve Newton'da zaman ve mekan bağımsız unsurlar olarak değerlendiriliyor. Yani, evren kavramı, bağımsız olduğu düşünülen zaman ve mekana dayanıyor. Mekanik bilimi de bu teze dayanıyor.

Einstein, Galileo ve Newton'un tezlerine göre, zamanın ve mekanın Güneş, Dünya ve yıldızlar olmadan da olabileceğini anlatıyor. Oysa, zaman ve mekanın var olabilmesi için hareket eden bu cisimlerin varlığının şart olduğunu vurguluyor Einstein.

İzafiyet konusunu basit anlatımlı bir hale getirmek için Einstein'ın şöyle bir örneği var: Dünya’yı evrende yok varsayın. Dünya’nın yerine bir oda ya da bir ev büyüklüğünde bir kutu yerleştirin. Bu kutu, bir iple asılı duruyor olsun. Kutunun merkezinde ise bir adam olduğunu düşünün. İp bir anda çekildiğinde, kutunun merkezinde duran adam kutunun tabanında konumlanmış olacaktır. Newton'un yerçekimi teorisinde, adamın kutunun tabanına düşmesi yerçekimi kuvveti ile açıklanıyor. Einstein, kutunun merkezindeki adamın, kutunun hareketi nedeniyle tabana yerleşmesiyle görülen sonuç ile yerçekimi kuvveti nedeniyle tabana yerleşmesinin aynı sonucu doğurduğunu anlatıyor. Einstein, düzenli olmayan hareket (difform motion) olarak tanımladığı kutunun hareketini matematiksel formüllere bağlıyor. Bu formüllerin, Newton'un formüllerini daha hassaslaştırdığını ve tamamladığını ifade ediyor.

Einstein, geliştirdiği formüllerin astronomların hareketerini yıllarca anlamakta zorlandıkları Merkür gezegeni için de açıklama getirdiğini ifade ediyor. Hatta, Royal Society toplantısında Sir Frank Dyson'un bu düşünceyi dile getirdiğini söylüyor.

İzafiyet teorisinin 1916 yılında "General Relativity" eseri ile nihai olarak geliştirilmesine kadar 11 yıl geçmiştir. 1905 yılında, "annus mirabilis" makalelerini "Annalen der Physik" dergisinde yayınlar. "Special Relativity" başlıklı bir makale, dört adet annus mirabilis makalelerinden biridir ve izafiyet teorisinin temellerini atmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mali Baskınlık (Fiscal Dominance)

Kamu borcunun yönetimi bir para politikası aracı gibi kullanılabilir mi? Kullanılabileceği yönünde iddiası olan makaleler var. C. Goodhart, R. Sayers, P. Turner ve W.A. Allen gibi iktisatçıların çalışmaları örnekler arasında yer alıyor. Bu sorunun sorulmasına neden olan konu, kamu borcunun yüksekliğinin para politikasını işlemez hale getirdiği bir durumdur. Bu durum, mali baskınlık (fiscal dominance) kavramı altında karşımıza çıkıyor. “Some Unpleasant Monetary Arithmetic” başlıklı Thomas J. Sargent ve Neil Wallace’a ait 1981 yılı makalesi ve Michael Dean Woodford, Eric M. Leeper, Christopher A. Sims gibi isimlerin “The Fiscal Theory of the Price Level” başlığı ile ilintili çalışmaları mali baskınlık kavramının temelinde yer almaktadır. A. Leijonhufvud, ekonominin “belirli limitler” çerçevesinde kendi kendine istikrara dönebildiğini söyler. Büyük Buhran (1929) döneminde belirli limitlerin dışına çıkılmıştır. Büyük Resesyon ile beraber de yine belirli sınırlar aşılmıştır. Bu nedenle, eko

Lascia ch'io Pianga

Alman ve daha sonra İngiliz'dir George Frideric Handel. 1706-1710 yılları arasında İtalya'da yaşar. Floransa, Roma, Napoli ve Venedik'te geçirdiği günlerde İtalyan barok müziğinin Arcangelo Corelli, Alessandro Scarlatti, Domenico Scarlatti, Agostino Steffani gibi önemli temsilcileriyle tanışır. Bu sanatçılarla, İtalyan müziğinin kendi eserlerinde yansımalar bulmasıyla sonuçlanacak etkileşimlerde bulunur. Handel, 1703-1706 yılları arasında Hamburg'ta yaşamıştır. Alman müzik geleneğinin etkisiyle 1705 yılında Almira adlı operasını ilk kez sahneler. 1705'ten sonraki üç yıl içinde üç opera daha besteler ama bu operaların hiçbirine ulaşılamamıştır. Handel'in eserleri, İtalya'ya gidene kadar Alman müzik geleneğinin etkisi altındadır. Dolayısıyla, Almira Alman'dır. 1707 yılında ilk kez sahnelenen Rodrigo, Handel'in ilk İtalyan operası olma özelliğini taşır. Ancak, Rodrigo'daki İtalyan etkisi, Handel'in İtalyan etkisindeki sonraki bestelerine göre

Berlin 1978

Çocukluk yaşlarındaydım ama herşeyi hatırlıyorum. Brandenburg’un önünde, bomboş bir Unter Den Linden Caddesi. Her yer bembeyaz. Berlin karla kaplı. Dondurucu bir soğuk var. Evdeki konuşmaları hatırlıyorum. İtalya’ya mı gitsek? Evet ama İtalya’ya her zaman gidilir. 1968’de, öğrenci iken BASF’te staj yaparken Mannheim’dan Berlin’e gittiğini ve çok enteresan şeyler gördüğünü anlatıyor babam. Ya duvar bir gün yıkılırsa? Bir daha görme şansı bulamayacağımız şeyleri görelim; tarihe tanıklık edelim. “Boşverin şimdi İtalya’yı, Demokratik Almanya adında bir ülke de, bugün orada olan duvar da kalmayacak bir gün” diyor babam bizi Berlin’e götürmek için ısrarlı olurken. İtalya yerinde duruyor nasılsa. Karar veriliyor ve bir kaplumbağa Volkswagen ile Regensburg’tan Berlin’e yola çıkıyoruz. Babam, gördüğümüz herşeyi anlatmaya meraklı ve istekli olduğu için, biz de dinliyoruz kendisini. Yaşıma göre konuların ağır gelip gelmeyeceğini düşünmeden anlatıyor. Gördüklerim ve dinlediklerimden etkileniyo